Glokom
Glokom ve Göz Tansiyonu Farkı Nedir?
Glokom Belirtileri Nelerdir?
Glokom Olanlar Nasıl Görür?
Glokomun Nedenleri Nelerdir?
Glokomun Önlenmesi İçin Yapılması Gerekenler
Glokom Teşhisi Nasıl Konulur?
Glokom Genetik Midir?
Glokom Geçici Bir Hastalık mı? Glokom tamamen geçer mi?
Glokoma ne iyi gelir?
Glokom türleri nelerdir?
Akut Glokom Krizi Nedir?
Görme alanı testi nedir?
Glokomda Bilgisayarlı Görme Alanı Testi
Glokomda göz tomografisi (OCT)
Glokom Tehlikeli midir?
Glokom Tedavisi
Glokom Damlaları ve İlaçları
Göz Damlası Nasıl Uygulanır?
Glokom Ameliyatları
Göz Tansiyonu (Göz İçi Basıncı) kaç olmalı?
Göz Tansiyonunu (Göz İçi Basıncını) Nasıl Düşürürsünüz?
Ailemde Glokom (Göz tansiyonu) var bende de olur mu?
Glokom ve göz tansiyonu farkı nedir?
Glokom, optik sinirde (görme siniri) hasara neden olan ve zamanla görme kaybına yol açabilen bir göz hastalığıdır. Genellikle göz içi basıncının (intraoküler basınç) artması sonucu gelişir, ancak bazı durumlarda göz içi basıncı normal düzeyde olsa bile optik sinir hasarı meydana gelebilir. Esasen göz sinirinin ilerleyici bozulması hastalığa neden olur. Glokom, dünya genelinde en yaygın kalıcı körlük nedenlerinden biridir ve erken teşhis edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilir. Glokom, sinsi bir hastalık olup, genellikle belirgin bir belirti göstermeden ilerler. Bu nedenle "sessiz kör edici" olarak da adlandırılır. Görme kaybı başladığında, geri döndürülemez olduğundan, düzenli göz muayeneleri ve erken tanı, görme kaybını önlemede büyük önem taşır.
Glokom ve göz tansiyonu farkı nedir?
Glokom ve Göz Tansiyonu Arasındaki Fark Nedir?
Glokom ve göz tansiyonu, genellikle birbirine karıştırılan iki farklı kavramdır. Bu terimler arasındaki farkı anlamak, glokomun teşhisi, tedavisi ve göz sağlığının korunması açısından önemlidir. Göz tansiyonu, glokomun nedenlerinden biri olabilir, ancak bu iki durum tamamen aynı şey değildir.
Göz Tansiyonu Nedir?
Göz tansiyonu, gözün içindeki sıvının (aköz hümör) yarattığı göz içi basıncı ifade eder. Bu basınç, gözün şeklini korumasına ve doğru çalışmasına yardımcı olur. Göz içi basıncı, genellikle mmHg (milimetre cıva) birimiyle ölçülür ve sağlıklı bir gözde 10-21 mmHg arasında olmalıdır. Göz içi basıncının bu normal aralığın üzerinde olması durumuna yüksek göz tansiyonu denir.
Yüksek göz tansiyonu (oküler hipertansiyon), optik sinirde hasar yaratmadığı sürece tek başına glokom anlamına gelmez. Ancak uzun süreli yüksek göz içi basıncı, optik sinirde hasara yol açabilir ve bu durum ilerleyen safhalarda glokoma dönüşebilir.
Göz tansiyonu, glokom riskini artırabilen bir durumdur, ancak her yüksek göz tansiyonu olan kişi glokom geliştirmez. Yani göz tansiyonu genelde göz içi tansiyon yüksekliğini ifade ederken, glokom göz siniri hasarının oluştuğu hastalığın ismidir.
Glokom Nedir?
Glokom, gözdeki optik sinirin göz içi basıncının yüksek olması veya başka nedenlerle zarar görmesi sonucu oluşan bir görme kaybı hastalığıdır. Glokom, genellikle göz içi basıncının yükselmesiyle ilişkilendirilir, ancak göz içi basıncı normal olan kişilerde de gelişebilir. Bu durum, göz tansiyonunun glokomun bir nedeni olabileceğini ancak glokomun tek nedeni olmadığını gösterir. Glokom, görme kaybına yol açtığında geri dönüşü olmayan bir hasar yaratır. Bu nedenle, glokomun erken teşhisi büyük önem taşır. Glokom, göz tansiyonu normal olsa bile optik sinirde hasar meydana geldiğinde teşhis edilir.
Özetle Glokom ve Göz Tansiyonu Arasındaki Temel Farklar:
Göz Tansiyonu (Göz İçi Basıncı) Nasıl Ölçülür?
Göz tansiyonu, göz doktorları tarafından tonometre adı verilen cihazlar ile ölçülür. Tonometri testi, göz içi basıncı ölçerek göz sağlığını değerlendirmeye yardımcı olur. Bu test, ağrısızdır ve birkaç saniye sürer. Yüksek göz içi basıncı tespit edildiğinde, yakından takip gerekir ve glokom gelişimini önlemek için çeşitli önlemler alınır.
Göz Tansiyonu ve Glokom Arasındaki Bağlantı
Yüksek göz tansiyonu glokom için bir risk faktörüdür, ancak glokom tanısı koymak için yeterli değildir. Göz tansiyonu yüksek olan herkes glokom geliştirmez, ancak uzun süreli yüksek göz içi basıncı optik sinire zarar vererek glokom gelişimine yol açabilir. Ayrıca, bazı kişilerde göz tansiyonu normal aralıkta olsa bile optik sinir hasarı (glokom) gelişebilir. Bu duruma normal basınçlı glokom denir.
Göz Tansiyonu ve Glokom Tedavi Yöntemleri
Göz Tansiyonu Tedavisi
Yüksek göz tansiyonu olan kişilerde tedavi genellikle göz içi basıncını düşürmeyi amaçlar. Ama herhangi bir hasar kanıtı yoksa bu yüksek göz içi basıncı takip edilebilir ya da potansiyel hasar oluşturma riski olduğu düşünülürse göz tansiyonunu düşüren ilaçlar başlanabilir. Bu tedavi, glokom gelişme riskini azaltmak için yapılır:
Glokom Tedavisi
Glokom tedavisi, göz içi basıncını kontrol altına alarak optik sinir hasarını durdurmaya veya yavaşlatmaya yöneliktir. Burada artık hasarın olduğu kanıtlanmıştır ve mutlaka tedavi edilmelidir.
Glokom Risk Faktörlerini Takip Edin
Erken teşhis, glokomun ilerlemesini durdurmak için önemlidir. Özellikle göz tansiyonu yüksek bireylerde bu risk faktörlerinin takip edilmesi ve eğer hasar riski var olduğu görülürse ilaç başlanması gerekir. Aşağıdaki risk faktörlerine sahipseniz düzenli göz muayenesi yaptırmayı ihmal etmeyin:
- Yaş: 40 yaş üstü bireylerde glokom riski artar.
- Aile Öyküsü: Ailede (özellikle 1. Derecede) glokom öyküsü varsa risk daha yüksektir.
- Yüksek Göz İçi Basıncı: Göz tansiyonu yüksek olanlar, glokom geliştirme riski taşır.
- Miyopi: Miyoplarda risk daha yüksektir.
- Diyabet ve Hipertansiyon: Diyabet ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları glokom riskini artırabilir.
- Uzun Süreli Kortikosteroid Kullanımı: Bu tür ilaçların uzun süre kullanımı göz içi basıncını artırabilir.
Sonuç
Glokom ve göz tansiyonu, göz sağlığı açısından bağlantılı ancak farklı durumlardır. Göz tansiyonu yüksekliği, glokom riskini artırsa da, glokom teşhisi için optik sinir hasarının da mevcut olması gerekir. Düzenli göz muayeneleri ile göz içi basıncınızı ve optik sinir sağlığınızı kontrol altında tutmak, glokomun erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi için en önemli adımdır. Özellikle 40 yaş üstü bireyler, diyabet ve ailede glokom öyküsü bulunanlar düzenli göz kontrollerini ihmal etmemelidir.
Glokom Belirtileri Nelerdir?
Glokom, genellikle erken evrede belirgin bir belirti göstermeyen sinsi bir hastalıktır. Bu nedenle "sessiz kör edici" olarak da anılır. Glokom belirtileri, hastalığın türüne ve ilerleme hızına göre değişiklik gösterebilir. Genellikle hastalık ilerledikçe belirtiler ortaya çıkar ve bu aşamada kalıcı görme kaybı başlamış olabilir. Ama yine de belli belirsiz bazı belirtiler verebilir. Bunları sizin için aşağıda derledim.
Genel Glokom Belirtileri
Glokomun en yaygın belirtileri şunlardır:
- Periferik Görme Kaybı: Glokom ilk olarak genellikle yan (çevresel) görmeyi etkiler. Görüş alanı zamanla daralır ve sonunda yalnızca merkezi bir alan görülebilir.
- Tünel Görme: Hastalık ilerledikçe, görme alanı daralır ve tünel görüş gelişir. Bu durumda sadece merkezde dar bir görüş alanı kalır. Bu durumda hastalar etraftaki nesneleri görmediğinden kenardaki nesnelere çarpıp ev ya da dışarıda kazalar yaşayabilirler.
- Bulanık Görme: Göz içi basıncı yükseldiğinde veya akut glokom krizi olduğunda bulanık görme yaşanabilir.
- Işığa Duyarlılık: Glokomlu kişiler, özellikle parlak ışıklara karşı daha hassas olabilir. Işıklara baktıklarında etrafında halkalar veya renkli haleler görebilirler.
- Baş Ağrısı: Özellikle göz içi basıncı yüksek olduğunda baş ağrısı şikayeti de olabilir.
- Gözde Ağrı: Kapalı açılı glokom gibi bazı glokom türlerinde gözde şiddetli ağrı olabilir.
Açık Açılı Glokom Belirtileri
Açık açılı glokom, en yaygın glokom türüdür ve genellikle yavaş ilerler. Bu glokom türü, erken evrede herhangi bir belirti vermeyebilir. Ancak hastalık ilerledikçe belirtiler fark edilmeye başlanır:
- Erken dönemde belirti olmaması: Bu tür glokom genellikle göz muayenesi sırasında tesadüfen tespit edilir.
- Görme alanının daralması: İleri evrede görme alanı yavaş yavaş daralır.
- Periferik Görme Kaybı: Gözün çevresel görme alanında azalma fark edilebilir.
Kapalı Açılı Glokom Belirtileri (Akut Glokom Krizi)
Kapalı açılı glokom, göz içi basıncının hızla yükseldiği ve acil müdahale gerektiren bir durumdur. Bu durumda belirtiler ani ve şiddetli olur:
- Şiddetli Göz Ağrısı: Bu tür glokomda gözde aniden başlayan şiddetli bir ağrı hissedilir.
- Baş Ağrısı, Bulantı ve Kusma: Kapalı açılı glokom krizi sırasında baş ağrısı ve mide bulantısı görülebilir. Bazı durumlarda kusma da eşlik edebilir.
- Bulanık Görme: Gözde bulanıklık ve net görme kaybı yaşanabilir.
- Gözde Kızarıklık: Gözün beyaz kısmında kızarıklık ve gözde sertleşme hissedilebilir.
- Işıklara Bakarken Halkalar Görme: Parlak ışıklara bakıldığında ışıkların etrafında renkli halkalar görülebilir.
Normal Basınçlı Glokom Belirtileri
Bu glokom türünde, göz içi basıncı normal seviyelerde olabilir ancak optik sinir hasarı oluşur. Belirtiler diğer glokom türleriyle benzer olabilir:
- Periferik Görme Kaybı: Açık açılı glokom gibi, yan görüş kaybı en yaygın belirtidir.
- İleri Dönemde Görme Azalması: Merkezi görme kaybı ilerleyen aşamalarda ortaya çıkabilir.
Konjenital (Doğuştan) Glokom Belirtileri
Bebeklerde ve çocuklarda görülen bu glokom türü, erken dönemde teşhis edilmesi gereken ciddi bir durumdur. Belirtiler şunları içerebilir:
- Gözde Sulanma: Bebeklerde sürekli sulanan gözler bir belirtidir.
- Işığa Karşı Hassasiyet: Bebeklerde ışığa bakamama ve gözlerini kapatma isteği görülebilir.
- Göz Büyüklüğü: Etkilenen gözde anormal bir büyüklük fark edilebilir.
- Gözde Bulanıklık: Gözde bulanıklık ve korneada opaklaşma görülebilir.
Erken Teşhis ve Düzenli Göz Muayenesi
Glokom genellikle erken dönemde belirti vermediği için düzenli göz muayeneleri çok önemlidir. Özellikle 40 yaş üstü bireyler, ailede glokom öyküsü bulunanlar, diyabet ve hipertansiyon gibi risk faktörlerine sahip olan kişiler düzenli olarak göz içi basıncı ve optik sinir muayenesi yaptırmalıdır. Erken teşhis ile glokomun ilerlemesi durdurulabilir ve görme kaybı önlenebilir.
Unutmayın: Eğer glokom belirtilerinden birini yaşıyorsanız ya da bu hastalıkla ilgili risk grubundaysanız, en kısa sürede bir göz doktoruna başvurmanız önerilir. Glokom, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir ve görme kaybı büyük ölçüde önlenebilir.
Glokom Olanlar Nasıl Görür?
Glokom, göz içi basıncının artmasıyla optik sinirde meydana gelen hasara bağlı olarak görme kaybına neden olur. Bu hasar genellikle yavaş ilerler ve görme kaybı başlangıçta fark edilmeyebilir. Glokom hastaları, özellikle hastalık ilerledikçe görüş alanında bazı değişiklikler yaşarlar. Glokomun türüne ve hastalığın ilerleme hızına bağlı olarak, görme kaybı belirtileri de farklılık gösterebilir.
1. Periferik Görme Kaybı
Glokomun en belirgin özelliği, genellikle çevresel (periferik) görmeden başlayarak görme kaybına neden olmasıdır. Periferik görme kaybı, görüş alanının dışında kalan kısımlarının yavaşça kaybolması anlamına gelir. Bunun sonucunda, glokomlu kişiler:
- Yan Görüşlerini yavaşça kaybederler. İlk başta fark edilmeyebilir, ancak ilerleyen dönemde hastalar çevredeki nesneleri görmede zorluk yaşarlar.
- Merkezi Görme Kalan Tek Görüş olabilir. Genellikle merkeze odaklanabilirler ancak yanlardaki nesneleri göremezler.
2. Tünel Görüş
Glokom ilerledikçe ve periferik görme kaybı arttıkça, hastalar tünel görüş adı verilen bir duruma geçebilirler. Tünel görüş, görüş alanının daralması ve yalnızca merkezde küçük bir bölgenin net olarak görülebilmesidir.
- Merkezi Bir Noktaya Odaklanma: Hastalar yalnızca merkezde dar bir alanı net olarak görebilir. Çevresel görme kaybı sebebiyle, yan kısımlar tamamen karanlık veya bulanık görünür.
- Çevresel Kaybın Artışı: Hastalık tedavi edilmezse, merkezde kalan dar alan da giderek küçülür ve hastalar tünelden bakıyormuş gibi bir his yaşar.
3. İleri Dönemde Görme Kaybı
Glokomun son aşamalarında, optik sinir ciddi şekilde hasar görmüş olur. Bu aşamada:
- Tam Görme Kaybı gelişebilir. Görüş alanı tamamen karanlık hale gelir ve körlük ortaya çıkabilir.
- İleri Aşamalar Geri Döndürülemez: Glokom nedeniyle kaybedilen görme geri kazanılamaz. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi kritik önem taşır.
Glokom Türlerine Göre Görme Farklılıkları
Glokom türleri hastanın görüş biçimini de etkileyebilir:
- Açık Açılı Glokom: En yaygın glokom türüdür ve genellikle yavaş ilerler. Hastalar başlangıçta fark edilmeyen periferik görme kaybı yaşar. Zamanla yanlardan görme kaybı artar ve tünel görüş meydana gelir.
- Kapalı Açılı Glokom: Göz içi basıncının ani yükselmesiyle oluşur. Bu durumda, hastalar ani bulanık görme, ışık halkaları ve şiddetli baş ağrısı gibi belirtiler yaşar. Eğer hızlı bir şekilde tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilir.
- Normal Basınçlı Glokom: Bu glokom türünde göz içi basıncı normaldir, ancak optik sinirde hasar meydana gelir. Bu kişilerde de zamanla periferik görme kaybı yaşanır ve tünel görüşe doğru ilerler.
Görsel Örnekle Açıklama
Bir glokom hastasının görme deneyimi şuna benzer:
- Sağlıklı Görüş: Normalde insanlar geniş bir açıyla çevreyi görebilir, yanlardan gelen hareketleri fark edebilirler. Görüş alanı geniştir ve merkezi ile çevresel görüş eşit derecede nettir.
- Erken Dönem Glokom Görüşü: Görme alanında yavaşça daralma başlar. Yan kısımlar hafif bulanıklaşır.
- İleri Dönem Glokom Görüşü: Görüş alanı merkezde dar bir noktaya indirgenir. Hastalar yalnızca merkezdeki küçük bir alanı net görebilir. Çevre tamamen bulanık veya karanlık olur, bu da hastanın yürüme ve günlük işlerini yapma kabiliyetini zorlaştırır.
Glokom hastalarının yaşadığı görme kaybı geri döndürülemez olduğundan, erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Eğer glokom belirtilerinden herhangi birini yaşıyorsanız veya risk grubundaysanız, bir göz doktoruna başvurmanız önerilir. Erken teşhis, görme kaybını durdurabilir ve hastalığın ilerlemesini kontrol altına alabilir.
Glokomun Nedenleri Nelerdir?
Glokom, genellikle göz içi basıncının artması sonucu gelişen bir göz hastalığıdır. Göz içi basıncı, gözdeki sıvıların (özellikle aköz hümör) gözden dışarı doğru akamaması veya yetersiz boşalması sonucu artar. Kapalı bir küre olan göz içindeki sıvı artışı haliyle basınç artışına ve bu basıncın baskısı da göz sinirinde hasara neden olur ve zamanla görme kaybına yol açar. Ancak glokomun nedenleri sadece göz içi basıncıyla sınırlı değildir; diğer birçok faktör de glokom riskini artırabilir.
1. Göz İçi Sıvı Drenajının Tıkanıklığı
Göz içi sıvısı, gözün ön kısmındaki trabeküler ağ olarak adlandırılan özel kanallardan dışarı çıkar. Bu sıvı, gözün iç basıncını düzenlemek ve gözün yapısını korumak için sürekli olarak üretilir ve boşaltılır. Eğer bu drenaj kanalları tıkanırsa veya daralırsa, sıvı gözde birikir ve göz içi basıncı artar. Bu yüksek basınç, optik sinire zarar vererek glokoma yol açar.
2. Genetik ve Aile Öyküsü
Glokomda genetik faktörler önemli bir rol oynar. Eğer ailede glokom öyküsü varsa, kişilerin bu hastalığa yakalanma riski artar. Glokom bazı genetik mutasyonlarla ilişkilidir ve bu genetik yatkınlıklar hastalığın gelişme riskini artırabilir. Özellikle primer açık açılı glokom gibi glokom türleri, genetik yatkınlığa bağlı olarak sıkça görülür.
3. Yaş
Yaşlanma, glokom riskini artıran önemli bir faktördür. Glokom genellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerde daha yaygındır. Yaş ilerledikçe, göz içi sıvısının dışarı çıkışını sağlayan kanalların daralması veya işlevlerini yitirmesi, göz içi basıncının yükselmesine neden olabilir.
4. Yüksek Göz İçi Basıncı
Yüksek göz içi basıncı (oküler hipertansiyon), glokom için en yaygın risk faktörlerinden biridir. Göz içi basıncı, gözün içinde sürekli üretilen aköz hümör sıvısının gözden dışarı çıkamaması nedeniyle artar. Uzun süre yüksek kalan göz içi basıncı, optik sinire zarar vererek glokom gelişimine yol açabilir.
5. Göz Yaralanmaları ve Travmalar
Geçmişte yaşanan göz yaralanmaları veya travmalar, glokom riskini artırabilir. Gözdeki travma, drenaj kanallarının zarar görmesine ve göz içi basıncının artmasına neden olabilir. Bu durum, hemen glokom oluşumuna yol açabileceği gibi, yıllar sonra bile glokom gelişme riskini artırabilir.
6. Uzun Süreli Kortikosteroid (kortizon) Kullanımı
Kortikosteroid içeren ilaçların uzun süreli kullanımı, göz içi basıncını artırabilir. Özellikle göz damlası veya oral kortikosteroid ilaçları yüksek dozda veya uzun süre kullanıldığında glokom riski artar. Kortikosteroidlerin gözdeki aköz hümör drenajını engellemesi, göz içi basıncını yükselterek optik sinire zarar verebilir.
7. Diyabet ve Diğer Sağlık Sorunları
Diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıkları gibi sağlık sorunları, glokom riskini artırabilir. Diyabetik retinopati gibi diyabetle ilişkili göz hastalıkları, göz içi basıncını artırarak glokoma yol açabilir. Hipertansiyon ise gözdeki damarları etkileyerek optik sinire kan akışını azaltabilir ve glokom riskini yükseltebilir.
8. Düşük Göz Tansiyonu ve Kan Akışı Sorunları
Normal basınçlı glokomda, göz içi basıncı normal seviyelerde olabilir ancak gözdeki kan akışı sorunları optik sinirde hasara yol açar. Düşük kan basıncı ve dolaşım problemleri, optik sinir hücrelerinin yeterli oksijen ve besin alamamasına neden olabilir. Bu durumda, optik sinir hasar görür ve glokom gelişebilir.
9. Miyopi ve Diğer Göz Anatomisi Bozuklukları
Miyopi (uzağı görememe), glokom riskini artıran faktörlerden biridir. Miyop gözlerde göz içi anatomisi, göz içi basıncının yükselmesine daha yatkındır. Özellikle yüksek dereceli miyopi, optik sinir üzerine daha fazla baskı oluşturabilir. Diğer göz anatomisi bozuklukları da glokom riskini artırabilir.
10. Etnik Köken
Etnik köken de glokom riskini etkileyen bir faktördür. Örneğin, Afrikalı ve Afro-Amerikalı bireylerde primer açık açılı glokom daha yaygındır ve erken yaşta ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Asya kökenli bireylerde ise kapalı açılı glokom riski daha fazladır. Glokomun bu türleri, etnik kökene göre daha sık görülebilir ve daha ağır ilerleyebilir.
Glokomun Önlenmesi İçin Yapılması Gerekenler
Glokomun kesin olarak önlenmesi mümkün olmasa da, risk faktörlerini azaltmak için bazı adımlar atabilirsiniz:
- Düzenli Göz Muayeneleri: Özellikle 40 yaş üzerindeyseniz veya glokom için risk faktörlerine sahipseniz, düzenli göz muayeneleri önemlidir. Göz içi basıncınızı düzenli olarak kontrol ettirerek glokom riskini izleyebilirsiniz.
- Sağlıklı Yaşam Tarzı: Diyabet ve hipertansiyon gibi sağlık sorunlarının glokom riskini artırdığını göz önünde bulundurarak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyin. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve stres yönetimi, göz sağlığınızı destekleyebilir.
- Göz Yaralanmalarından Kaçınma: Göz yaralanmaları glokom riskini artırabilir, bu nedenle gözlerinizi korumak için dikkatli olun. Özellikle spor yaparken veya ağır işlerde koruyucu gözlük kullanmak yaralanma riskini azaltabilir.
- Kortikosteroid Kullanımını Takip Etme: Uzun süreli kortikosteroid kullanımı göz içi basıncını artırabilir, bu nedenle kortikosteroid içeren ilaçları doktor gözetiminde kullanın ve göz sağlığınızı düzenli olarak kontrol ettirin.
- Risk Faktörlerinizi Bilin: Aile öykünüzde glokom varsa, glokom riskiniz yüksek olabilir. Bu durumda göz sağlığınızı yakından izleyin ve belirtiler ortaya çıkmadan düzenli göz muayeneleri yaptırın.
Glokom Teşhisi Nasıl Konulur?
Glokom, göz sağlığı açısından önemli bir hastalık olduğundan, erken teşhis çok kritiktir. Glokom teşhisi için çeşitli göz muayeneleri ve testler kullanılır. Bu testler, göz içi basıncını, optik siniri ve görme alanını değerlendirerek glokom olup olmadığını tespit etmeye yardımcı olur. Glokom teşhisi, göz doktorları tarafından yapılan kapsamlı bir muayene ile konur. İşte glokom teşhisi konulurken kullanılan başlıca yöntemler:
1. Göz İçi Basıncı Ölçümü (Tonometri)
Tonometri, göz içi basıncını ölçmek için kullanılan bir testtir. Glokom riskini değerlendirmede en temel yöntemlerden biridir. Bu testte, göz içi basıncının normal aralığın (genellikle 10-21 mmHg) üzerinde olup olmadığı kontrol edilir. Yüksek göz içi basıncı glokom riskini artırır, ancak bazı glokom türlerinde (normal basınçlı glokom gibi) göz içi basıncı normal düzeylerde olabilir.
Tonometri Yöntemleri:
- Applanasyon Tonometresi: En yaygın kullanılan tonometri türüdür. Gözün yüzeyine hafifçe dokunarak basınç ölçümü yapılır. Lokal anestezik damla kullanılarak ağrısız bir işlem gerçekleştirilir.
- Hava Üflemeli Tonometri (Non kontakt tonometre): Gözün yüzeyine hava püskürtülerek yapılan basit bir testtir. Bu yöntem hızlıdır ve göz yüzeyine temas etmez.
2. Optik Sinir başı (optik disk) Muayenesi (Oftalmoskopi)
Biyomikroskop denilen cihazla, gözdeki optik sinirin görüntülenir.. Optik sinir incelenerek sinirde glokoma bağlı hasar olup olmadığını değerlendirir. Optik sinirde çukurlaşma (çanaklaşma) veya solma gibi belirtiler glokoma işaret edebilir.
3. Görme Alanı Testi (Bilgisayarlı Perimetri)
Perimetri veya görme alanı testi, gözün çevresel görüşünü (yan görme) değerlendirir. Glokom genellikle çevresel görüş kaybına neden olduğundan, bu testle glokomdan etkilenen alanlar tespit edilebilir. Test sırasında, hasta bir dizi ışık noktasına bakar ve bunları fark ettiği anlarda butona basar. Bu şekilde, gözdeki görme kaybının haritası çıkarılır.
Görme alanı testi, glokomun ilerlemesini izlemek için de düzenli olarak yapılır. Görme kaybının derecesi, hastalığın hangi aşamada olduğunu anlamada önemli bilgiler sağlar.
4. Gonyoskopi
Gonyoskopi, gözdeki drenaj açısının değerlendirilmesini sağlar. Glokom, açık açılı veya kapalı açılı glokom olarak sınıflandırılır ve bu test, glokom türünü belirlemeye yardımcı olur. Doktor, gözdeki trabeküler ağı ve drenaj açısını inceleyerek göz içi sıvısının nasıl boşaltıldığını kontrol eder.
- Açık Açılı Glokom: Göz içi sıvısının çıkış yolu açıktır ancak drenaj yavaştır.
- Kapalı Açılı Glokom: Göz içi sıvısının çıkış yolu kapalıdır ve acil müdahale gerektiren bir durumdur.
5. Optik Koherens Tomografi (OCT)
Optik Koherens Tomografi (OCT), retina ve optik sinir liflerinin ayrıntılı görüntülerini sağlayan bir testtir. OCT, optik sinirde ve retina tabakasında glokoma bağlı incelemeleri ve hasarları görüntülemek için kullanılır. Bu yöntem, optik sinirin detaylı yapısını ve kalınlığını ölçer. OCT, glokomun erken evrede teşhis edilmesine ve hastalığın ilerlemesinin izlenmesine yardımcı olur.
6. Pakimetri (Kornea Kalınlığı Ölçümü)
Pakimetri, korneanın kalınlığını ölçen bir testtir. Kornea kalınlığı, göz içi basınç ölçümlerini etkileyebilir. Örneğin, ince kornealı kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir. Bu sonuçlar, göz içi basıncının daha doğru değerlendirilmesine yardımcı olur. Bu test, glokom teşhisinde önemli bir tamamlayıcı yöntemdir..
Glokom Teşhisi İçin Düzenli Göz Muayenesi
Glokom genellikle erken belirtiler vermeden ilerlediği için, özellikle risk grubundaki kişilerin düzenli göz muayenesi yaptırması önemlidir. Erken teşhis, glokomun ilerlemesini yavaşlatmak ve görme kaybını önlemek için kritik öneme sahiptir. 40 yaşın üzerindeyseniz, ailenizde glokom öyküsü varsa, diyabet veya yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarınız varsa, düzenli göz muayenesi yaptırarak glokom riskinizi yönetebilirsiniz.
Glokom Teşhisinde Hangi Testler Yapılmalı?
Glokom tanısı koyulurken, genellikle birden fazla test birlikte yapılır. Bu testler sayesinde doktor, göz içi basıncını, optik siniri ve görme alanını ayrıntılı bir şekilde değerlendirebilir. İşte teşhis için genellikle uygulanan testler:
Tonometri (Göz içi basıncı ölçümü)
Oftalmoskopi (Optik sinir incelemesi)
Perimetri (Görme alanı testi)
Gonyoskopi (Gözün drenaj açısı kontrolü)
OCT (Optik koherens tomografi)
Sonuç
Glokom teşhisi, çeşitli göz muayeneleri ve testlerle konulur. Göz içi basıncının ölçülmesi, optik sinir incelemesi, görme alanı testi ve gonyoskopi gibi testler, glokom riskini değerlendirmek için kullanılır. Erken teşhis, glokomun ilerlemesini durdurmak veya yavaşlatmak için büyük önem taşır. Risk grubunda olan kişilerin düzenli göz muayenesi yaptırması, glokomun erken dönemde fark edilmesine yardımcı olabilir.
Glokom Genetik Midir?
Evet, glokomun genetik bir bileşeni vardır ve ailede glokom öyküsü olan bireylerde bu hastalığın görülme olasılığı daha yüksektir. Genetik faktörler, glokom riskini artıran önemli etkenlerden biridir. Glokom, birden fazla genin etkisiyle ortaya çıkabileceği gibi, bazen tek bir gendeki mutasyon nedeniyle de gelişebilir. Ancak çevresel faktörler, yaş, diğer sağlık sorunları gibi etmenler de glokomun ortaya çıkmasında etkili olabilir.
Glokom Türleri ve Genetik Faktörler
Glokomun çeşitli türlerinde genetik yatkınlık farklılık gösterebilir:
1. Primer Açık Açılı Glokom
- Genetik Yatkınlık: Primer açık açılı glokom, en yaygın glokom türüdür ve genetik faktörler bu türde önemli rol oynar. Ailede primer açık açılı glokom öyküsü varsa, bireylerin bu tür glokoma yakalanma olasılığı daha yüksektir.
- Genetik Mutasyonlar: MYOC, OPTN, WDR36 gibi genlerdeki mutasyonların primer açık açılı glokom riskini artırdığı bilinmektedir. Bu genler, göz içi basıncı düzenleyen proteinlerin üretiminde rol oynar.
2. Kapalı Açılı Glokom
- Ailevi Yatkınlık: Kapalı açılı glokom da genetik yatkınlıktan etkilenebilir. Özellikle Asya kökenli bireylerde daha yaygındır ve ailede bu tür glokom olan kişilerde risk daha fazladır.
- Göz Anatomisi: Gözün anatomik yapısının miras yoluyla geçtiği düşünülmektedir. Dar ön kamara açısına sahip göz yapısına sahip bireylerde, kapalı açılı glokom riski daha yüksek olabilir.
3. Konjenital (Doğuştan) Glokom
- Genetik Bağlantı: Konjenital glokom, genetik faktörlerin en belirgin olduğu glokom türlerinden biridir. Genellikle bebeklerde veya küçük çocuklarda görülür ve aileden kalıtım yoluyla geçebilir.
- Gen Mutasyonları: CYP1B1, LTBP2 gibi genlerdeki mutasyonlar konjenital glokomla ilişkilendirilmiştir. Bu genlerdeki mutasyonlar, gözdeki sıvı drenaj kanallarının gelişimini olumsuz etkileyebilir.
4. Normal Basınçlı Glokom
- Genetik Eğilim: Göz içi basıncı normal seviyelerde olmasına rağmen optik sinir hasarının meydana geldiği normal basınçlı glokomda da genetik faktörler etkili olabilir.
- Diğer Hastalıklarla İlişki: Bu glokom türünde, özellikle genetik yatkınlıkla birlikte düşük kan basıncı, migren ve vasküler düzensizlikler gibi ek risk faktörleri bulunmaktadır.
Genetik Yatkınlık Nasıl Etkiler?
Ailede glokom öyküsü olan kişilerde bu hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Glokomun genetik bileşenleri, göz içi basıncını düzenleyen mekanizmaları ve optik sinirin dayanıklılığını etkileyebilir. Genetik yatkınlığı olan kişilerde:
- Göz içi sıvısının drenajı ile ilgili genetik mutasyonlar olabilir. Bu durum, göz içi sıvısının dışarı atılamamasına ve basıncın artmasına neden olur.
- Optik sinirin dayanıklılığı genetik faktörlerle ilişkilidir. Glokom, optik sinir hasarına yol açtığından, genetik yatkınlık optik sinirin bu basınca dayanma kapasitesini etkileyebilir.
- Göz anatomisi ailesel olarak miras alınabilir. Özellikle kapalı açılı glokom riski göz anatomisi ile doğrudan ilgilidir ve dar açılı göz yapısına sahip kişilerde glokom daha yaygın görülür.
Glokom Riskini Azaltmak İçin Aile Öyküsünün Önemi
Eğer aile bireylerinde glokom öyküsü varsa, göz sağlığınızı düzenli olarak kontrol ettirmek büyük önem taşır. Ailede glokom olan kişilerin glokom açısından daha yüksek risk taşıdıkları bilindiği için, göz içi basıncı ölçümü ve optik sinir muayenesi gibi değerlendirmeler düzenli yapılmalıdır. Erken teşhis, genetik yatkınlığa sahip kişilerde glokomun neden olduğu görme kaybını önlemede kritik rol oynar.
Genetik Testler Glokomda Kullanılabilir mi?
Bazı durumlarda genetik testler, özellikle konjenital glokom gibi belirli türlerde, genetik yatkınlıkla ilgili bilgi edinmek için kullanılabilir. Ancak glokomun çoğu türünde genetik testler rutin olarak uygulanmaz. Ailede glokom öyküsü olan kişilerin, genetik yatkınlığı bilerek düzenli göz muayeneleri yaptırmaları ve risklerini yönetmeleri daha önemlidir.
Glokomda Genetik ve Çevresel Faktörlerin Etkileşimi
Glokom, genetik faktörlerle birlikte çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin de etkisiyle gelişebilir. Genetik yatkınlık bir temel oluştururken, çevresel faktörler hastalığın ortaya çıkışını hızlandırabilir. Bu faktörler şunları içerebilir:
- Yaşlanma: Göz sağlığı yaşla birlikte değişebilir ve glokom riski artar.
- Diyabet ve Hipertansiyon: Bu hastalıklar göz içi kan akışını etkileyerek glokom riskini artırabilir.
- Uzun Süreli Kortikosteroid Kullanımı: Kortikosteroid içeren ilaçlar göz içi basıncını artırarak glokom riskini yükseltebilir.
Genetik yatkınlık, glokom riskini artıran bir faktör olsa da, sağlıklı bir yaşam tarzı ve düzenli göz muayeneleri ile glokomun erken teşhis edilmesi ve yönetilmesi mümkündür.
Sonuç
Glokomun gelişiminde genetik faktörler önemli bir rol oynar. Ailede glokom öyküsü bulunması, bireyin bu hastalığı geliştirme riskini artırır. Genetik yatkınlık, özellikle primer açık açılı, kapalı açılı ve konjenital glokom türlerinde daha belirgin olabilir. Bu nedenle, ailede glokom öyküsü bulunan bireylerin düzenli göz muayenesi yaptırmaları, göz içi basıncını ve optik siniri kontrol ettirmeleri büyük önem taşır. Düzenli takip ve erken teşhis, glokomun ilerlemesini durdurmak ve görme kaybını önlemek için en etkili yoldur.
Glokom Geçici Bir Hastalık mıdır? Glokom Tamamen Geçer mi?
Hayır, glokom geçici bir hastalık değildir. Glokom, genellikle kronik ve ilerleyici bir göz hastalığıdır. Göz içi basıncının yükselmesi sonucu optik sinirin zarar görmesiyle gelişir ve kalıcı görme kaybına yol açabilir. Glokom tedavi edilmediğinde, optik sinir üzerindeki hasar geri döndürülemez. Bu nedenle, glokomun erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi çok önemlidir.
Glokomun yol açtığı optik sinir hasarı kalıcıdır ve ilerledikçe görme kaybı geri döndürülemez. Ancak glokom, düzenli tedavi ve takip ile kontrol altına alınabilir, böylece hastalığın ilerlemesi durdurulabilir veya yavaşlatılabilir. Tedaviyle göz içi basıncı düşürülerek optik sinir üzerindeki baskı azaltılır ve daha fazla görme kaybı önlenir.
Glokomun Tedavisi ve Kontrol Altında Tutulması
Glokom, ilerleyici bir hastalık olduğundan düzenli tedavi ve takip gerektirir. Glokom tedavisi ile hastalığın ilerlemesi durdurulabilir, ancak mevcut hasar geri döndürülemez. Tedavi seçenekleri şunlardır:
- Göz Damlaları: Glokomun en yaygın tedavi yöntemidir. Göz içi basıncını düşüren damlalar düzenli olarak kullanıldığında optik sinir üzerindeki baskıyı azaltır.
- Lazer Tedavisi: Gözdeki sıvının dışarı akışını iyileştirmek için lazer tedavisi uygulanabilir. Lazerle yapılan işlemler, göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olabilir.
- Cerrahi Müdahale: İleri aşamalarda göz içi sıvısının drenajını artırmak için cerrahi yöntemler kullanılabilir. Bu ameliyatlar, basıncı düşürerek optik sinir hasarını önlemeye çalışır.
Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Tedavi edilmeyen glokom, zamanla görme kaybına ve sonunda kalıcı körlüğe neden olabilir. Glokom, erken dönemde belirti vermediği için hastalar genellikle geç fark eder ve bu nedenle düzenli göz muayeneleri büyük önem taşır. Erken teşhis edilen glokom, tedaviyle kontrol altına alınabilir ve daha fazla görme kaybı önlenebilir.
Sonuç
Glokom, geçici bir hastalık değildir; kalıcı ve ilerleyici bir göz hastalığıdır. Optik sinirde yarattığı hasar geri döndürülemez, ancak tedaviyle hastalık kontrol altına alınabilir ve daha fazla görme kaybı önlenebilir. Erken teşhis ve düzenli tedavi, glokomun ilerlemesini durdurmada hayati önem taşır. Göz sağlığınızı korumak için düzenli göz muayeneleri yaptırmak ve glokom risk faktörlerini takip etmek çok önemlidir.
Glokoma Ne İyi Gelir?
Glokom, tedavi edilmesi gereken kronik bir göz hastalığıdır. Glokomun tamamen iyileşmesi mümkün olmasa da, göz içi basıncını düşürerek hastalığın ilerlemesini kontrol altına almak mümkündür. Bu, düzenli tedavi, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ve göz doktorunuzun tavsiyelerine uyum ile sağlanabilir. İşte glokom tedavisini destekleyen bazı tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı önerileri:
1. Göz Damlaları
Glokomun en yaygın tedavi yöntemi göz damlalarıdır. Bu damlalar, göz içi basıncını düşürerek optik sinir üzerindeki baskıyı azaltır. Glokom tedavisinde kullanılan damlalar genellikle şunları içerir:
- Prostaglandin Analogları: Gözdeki sıvının dışarı atılmasını artırarak basıncı düşürür.
- Beta Blokerler: Göz içi sıvısının üretimini azaltır.
- Alfa Agonistler ve Karbonik Anhidraz İnhibitörleri: Göz içi basıncını hem sıvı üretimini azaltarak hem de drenajı artırarak düşürür.
Dikkat Edilmesi Gerekenler: Göz damlaları, doktorun önerdiği şekilde düzenli olarak kullanılmalıdır. Tedaviyi aksatmak veya yanlış kullanmak, göz içi basıncının kontrol edilememesine yol açabilir.
2. Lazer Tedavisi
Lazer tedavisi, gözdeki sıvının dışarı akışını iyileştirmek için kullanılabilir. Bu tedavi yöntemi, glokom hastalarında göz içi basıncını düşürmek için etkili bir çözüm olabilir:
- Lazer Trabeküloplasti: Gözdeki drenaj kanallarını açarak sıvı akışını artırır. Genellikle açık açılı glokom hastalarında kullanılır.
- Lazer İridektomi: Kapalı açılı glokom hastalarında, iris tabakasındaki bir tıkanıklığı açmak için kullanılır.
3. Cerrahi Müdahale
İleri aşamalardaki glokom hastaları için cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi tedaviler, gözdeki sıvının dışarı akmasını sağlayan yeni yollar oluşturarak göz içi basıncını düşürmeye yöneliktir. Bu ameliyatlar şunları içerebilir:
- Trabekülektomi: Gözdeki sıvının çıkması için yeni bir drenaj yolu açılır.
- Minimal invazif glokom cerrahileri
- Şant Yerleştirme: Gözde sıvıyı dışarı atmaya yardımcı olacak bir tüp yerleştirilir.
Glokomla ilgili çeşitli çalışmalarda çeşitli desteksel durumlar fayda göstermişse de hala hastalarımıza önerdiğimiz ve 'mutlaka şunu da yapmalısın' dediğimiz bir destekleyici yoktur. Ama sağlıklı yaşam için yapabileceğimiz herşeyin kronik hastalıklara da faydası olabileceğini düşünmekteyim. Bundan dolayı önerilerim şunlardır:
Sağlıklı Yaşam Tarzı ve Göz Sağlığı
- Düzenli Egzersiz: Orta yoğunlukta yapılan düzenli egzersiz, göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Ancak bazı egzersizler (özellikle baş aşağı pozisyonlar) göz içi basıncını artırabilir, bu nedenle egzersiz planınızı doktorunuzla konuşmalısınız.
- Sağlıklı Beslenme: Göz sağlığını desteklemek için dengeli bir diyet önemlidir. Özellikle bol miktarda antioksidan içeren sebzeler (yeşil yapraklı sebzeler gibi), omega-3 yağ asitleri açısından zengin balıklar ve C, E vitamini gibi göz sağlığını koruyan vitaminler tüketmek faydalı olabilir.
- Stres Yönetimi: Stres, göz içi basıncını artırabilir. Yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi stres yönetimi teknikleri, göz sağlığınızı dolaylı olarak iyileştirebilir.
- Sigara ve Alkol Tüketimini Sınırlayın: Sigara içmek ve aşırı alkol tüketimi göz sağlığına zarar verebilir ve glokom riskini artırabilir.
Kafein Tüketimini Sınırlama
Aşırı kafein tüketimi, bazı kişilerde geçici olarak göz içi basıncını artırabilir. Eğer glokomunuz varsa, aşırı kahve ve çay tüketiminden kaçınmanız yararlı olabilir. Kafein miktarını kontrol altında tutarak göz içi basıncının artma riskini azaltabilirsiniz.
Doktor Kontrollerini İhmal Etmeyin
Glokom, düzenli takip ve kontrol gerektiren bir hastalıktır. Göz doktorunuzun belirlediği periyotlarla göz içi basıncınızı ölçtürmek ve optik sinir sağlığınızı izlemek çok önemlidir. Glokom ilerleyici bir hastalık olduğundan, düzenli kontrollerle hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir veya durdurulabilir.
Uyku Pozisyonunuza Dikkat Edin
Yüzüstü uyumak ya da bir gözün üzerine yatarak uyumak bazı kişilerde göz içi basıncını artırabilir. Uyurken başınızı hafifçe yukarıda tutmak, basıncı azaltabilir. Ayrıca uyurken uygun yastık seçimi göz içi basıncını kontrol etmeye yardımcı olabilir. Ayrıca uykuda yaşanan hipotansif atakların göz sinirinin kanlanmasını azaltarak hasarı arttırabileceği unutulmamalıdır. Buna yönelik önlemlerin alınması gerekir.
Glokomda Kullanılabilecek Doğal Destekleyici Yöntemler
Bazı doğal tedaviler, göz sağlığını desteklemek amacıyla kullanılabilir ve bunların bazı çalışmalarda yararı gösterilmiştir. Ancak bunlar kesinlikle tedavi yerine geçmez. Doktorunuzun önerdiği tedaviye ek olarak destekleyici olabilirler.
- Omega-3 Yağ Asitleri: Göz sağlığına iyi gelen omega-3 yağ asitleri, özellikle balıklarda bulunur. Bu asitler, retinayı koruyabilir ve gözdeki iltihaplanmayı azaltabilir.
- Ginkgo Biloba: Ginkgo biloba, kan akışını artırmaya yardımcı olabilir ve gözlerdeki kan dolaşımını iyileştirebilir. Ancak kullanmadan önce doktorunuza danışmalısınız.
- Yeşil Çay: Antioksidan bakımından zengin olan yeşil çay, göz sağlığını koruyabilir. Ancak aşırı tüketimi göz içi basıncını artırabileceği için dikkatli kullanılmalıdır.
Sonuç
Glokom, tamamen iyileştirilemese de, göz içi basıncını düşüren tedaviler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir. Göz damlaları, lazer tedavisi ve cerrahi müdahaleler, glokom tedavisinde etkili yöntemlerdir. Bunun yanında, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek glokomun ilerlemesini yavaşlatmak ve göz sağlığınızı korumak mümkündür. Göz doktorunuzun önerilerini dikkatle takip etmek ve düzenli kontroller yaptırmak glokom tedavisinde çok önemlidir.
Glokom Türleri Nelerdir?
Glokom, göz içi basıncının artması sonucu optik sinirin zarar görmesiyle ortaya çıkan bir grup göz hastalığıdır. Glokom, farklı türlere ayrılır ve her türün gelişme mekanizması, belirtileri ve tedavi yaklaşımları farklı olabilir. İşte başlıca glokom türleri:
1. Primer Açık Açılı Glokom
- En Yaygın Tür: Glokomun en yaygın türüdür ve genellikle yavaş ilerler. Göz içi sıvısı (aköz hümör) gözden yeterince hızlı dışarı atılamadığı için göz içi basıncı yavaş yavaş artar.
- Belirtiler: Bu glokom türü genellikle belirti vermez ve görme kaybı, genellikle fark edildiğinde hastalık ileri aşamalara gelmiştir. İlk olarak periferik (yan) görme kaybı oluşur.
- Risk Faktörleri: Aile öyküsü, ileri yaş, miyopi (uzağı görememe), diyabet, yüksek tansiyon gibi faktörler riski artırır.
- Tedavi: Göz damlaları, lazer tedavisi veya cerrahi yöntemler kullanılarak göz içi basıncı düşürülmeye çalışılır.
2. Kapalı Açılı Glokom (Açı Kapanması Glokomu)
- Acil Müdahale Gerektirebilir: Kapalı açılı glokom, gözdeki drenaj açısının (gözün ön kısmında sıvının dışarı akmasını sağlayan bölge) aniden daralması veya kapanması sonucu meydana gelir. Göz içi basıncı hızla yükselir ve optik sinirde ani hasara yol açabilir. Bunun ismi akut açı kapanması glokomudur.
- Belirtiler: Gözde şiddetli ağrı, baş ağrısı, bulanık görme, gözde kızarıklık, mide bulantısı ve ışıkların etrafında halkalar görme gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu durum acil tıbbi müdahale gerektirir.
- Risk Faktörleri: Asya kökenli kişilerde ve dar göz açılarına sahip olan bireylerde daha yaygın görülür.
- Tedavi: Kapalı açılı glokom acil bir durum olduğu için hızlı tedavi gerekir. Lazer iridektomi, göz içi sıvısının akışını sağlamak için iris üzerinde küçük bir delik açılması işlemidir. Göz damlaları ve bazen cerrahi tedavi de gerekebilir.
3. Normal Basınçlı Glokom (Düşük Basınçlı Glokom)
- Göz İçi Basıncı Normalken Gelişir: Bu glokom türünde göz içi basıncı normal aralıkta olmasına rağmen optik sinirde hasar meydana gelir. Bunun nedeni tam olarak anlaşılamamıştır, ancak gözdeki kan dolaşımının bozulması veya optik sinirin normal basınca karşı daha hassas olması gibi faktörler sorumlu olabilir.
- Belirtiler: Periferik görme kaybı ve ilerleyen dönemde merkezi görme kaybı yaşanabilir.
- Risk Faktörleri: Migren, düşük kan basıncı, soğuk eller ve ayaklar gibi dolaşım sorunları olan kişilerde daha yaygın olabilir.
- Tedavi: Göz içi basıncını daha da düşürmek için göz damlaları, lazer tedavisi veya cerrahi yöntemler kullanılır.
4. Sekonder Glokom
- Başka Bir Durumdan Kaynaklanır: Sekonder glokom, başka bir hastalık, yaralanma, iltihaplanma veya ilaç kullanımından kaynaklanır. Örneğin, üveit (gözde iltihap), göz yaralanmaları, uzun süreli kortikosteroid kullanımı gibi durumlar sekonder glokoma yol açabilir.
- Belirtiler: Altta yatan hastalığa veya duruma bağlı olarak belirtiler değişiklik gösterebilir.
- Tedavi: Tedavi, altta yatan nedeni ortadan kaldırmayı ve göz içi basıncını kontrol altına almayı hedefler. Göz damlaları, lazer tedavisi veya cerrahi yöntemler kullanılabilir.
5. Konjenital Glokom (Doğuştan Glokom)
- Bebeklerde ve Çocuklarda Görülür: Konjenital glokom, bebeklerde doğumdan itibaren görülebilen nadir bir glokom türüdür. Genellikle gözdeki drenaj kanallarının doğuştan gelişmemesi veya yetersiz çalışması sonucu gelişir.
- Belirtiler: Bebeklerde gözde aşırı sulanma, ışığa aşırı hassasiyet, göz büyüklüğünde artış (buphthalmos) ve gözde bulanıklık olabilir.
- Tedavi: Konjenital glokomun tedavisi genellikle cerrahidir. Drenaj yollarını açmak ve göz içi basıncını kontrol altına almak için cerrahi müdahaleler yapılır.
6. Pigmenter Glokom
- Pigment Hücrelerinden Kaynaklanır: Pigmenter glokom, gözdeki iris tabakasındaki pigmentlerin gözün drenaj sistemini tıkaması sonucu ortaya çıkar. Bu tıkanıklık göz içi basıncının yükselmesine neden olabilir.
- Belirtiler: Görme kaybı, bulanık görme ve ışıkların etrafında haleler görmek gibi belirtiler olabilir.
- Tedavi: Göz damlaları, lazer tedavisi ve cerrahi yöntemler ile göz içi basıncı kontrol altına alınabilir.
7. Eksfoliatif Glokom (Pseudoksfoliasyon Sendromu)
- İris ve Lens Üzerindeki Birikintilerden Kaynaklanır: Eksfoliatif glokom, gözde iris ve lens üzerinde biriken ince, kepeksi maddelerin drenaj sistemini tıkamasıyla ortaya çıkar.
- Belirtiler: Bu glokom türü de genellikle açık açılı glokom gibi yavaş ilerler ve belirti vermez. Zamanla görme kaybı yaşanır.
- Tedavi: Göz damlaları, lazer tedavisi ve cerrahi yöntemler uygulanabilir.
Sonuç
Glokomun farklı türleri vardır ve her birinin gelişme mekanizması ve tedavi yaklaşımları farklıdır. Glokom, erken teşhis edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilir. Bu nedenle, özellikle risk grubundaysanız (ailede glokom öyküsü, diyabet, yüksek tansiyon, ileri yaş gibi), düzenli göz muayenesi yaptırmanız çok önemlidir. Glokomun türüne göre doktorunuz uygun tedavi planını oluşturacaktır.
Akut Glokom Krizi Nedir?
Akut glokom krizi, glokomun ani ve şiddetli bir şekilde ortaya çıkan bir türüdür. Göz içi basıncının aniden ve hızlı bir şekilde yükselmesi sonucu ortaya çıkar ve gözde şiddetli ağrı ve görme kaybı gibi belirtilerle kendini gösterir. Kapalı açılı glokom olarak bilinen türde meydana gelir ve acil tıbbi müdahale gerektirir. Eğer hızlı bir şekilde tedavi edilmezse, optik sinir hasarı ve kalıcı körlük gelişebilir.
Akut Glokom Krizinin Nedenleri
Akut glokom krizi, gözdeki sıvının göz içindeki boşaltım kanallarının aniden kapanması veya daralması sonucu gelişir. Normalde gözde üretilen sıvı (aköz hümör), trabeküler ağ adı verilen bir kanal aracılığıyla gözden dışarı atılır. Ancak kapalı açılı glokomda bu drenaj açısı kapanır ve göz içi sıvısı dışarı çıkamaz. Bu da göz içi basıncının hızla yükselmesine neden olur.
Kapalı açılı glokom, genellikle anatomik yatkınlığı olan kişilerde görülür. Özellikle dar ön kamara açısına sahip bireylerde risk daha fazladır. Risk faktörleri şunlardır:
- Yaş: 40 yaş üstündeki bireylerde daha sık görülür.
- Cinsiyet: Kadınlarda daha yaygın olabilir.
- Etnik Köken: Asya kökenli bireylerde kapalı açılı glokom riski daha yüksektir.
- Aile Öyküsü: Ailede glokom öyküsü olan bireylerde risk artar.
Akut Glokom Krizinin Belirtileri
Akut glokom krizi, ani ve şiddetli belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, göz içi basıncının hızlıca yükselmesi sonucu meydana gelir. Belirtiler şunlardır:
- Şiddetli Göz Ağrısı: Akut glokom krizinde gözde aniden başlayan ve çok şiddetli olan bir ağrı hissedilir. Bu ağrı bazen yüz ve baş bölgesine de yayılabilir.
- Bulanık Görme: Göz içi basıncı arttıkça görme bulanıklaşır ve görme kaybı meydana gelir.
- Baş Ağrısı: Gözdeki yüksek basınç, şiddetli baş ağrısına yol açabilir. Bu baş ağrısı genellikle alın ve göz çevresinde yoğunlaşır.
- Mide Bulantısı ve Kusma: Şiddetli baş ağrısı ve göz ağrısına genellikle mide bulantısı ve kusma eşlik eder.
- Işıklara Bakarken Haleler Görme: Hastalar, ışık kaynaklarına baktıklarında ışığın etrafında renkli halkalar görebilirler.
- Gözde Kızarıklık: Gözde belirgin bir kızarıklık ve sulanma olabilir.
- Gözde Sertleşme: Göz içi basıncının yükselmesiyle gözde sertleşme ve gerginlik hissedilir.
Akut glokom krizi çok hızlı ilerlediği için, bu belirtiler ortaya çıkar çıkmaz acilen bir göz doktoruna başvurulması gereklidir. Eğer tedavi edilmezse optik sinir hasar görebilir ve kalıcı körlük gelişebilir.
Akut Glokom Krizinde Tedavi Yöntemleri
Akut glokom krizi, acil bir durum olduğundan hemen müdahale edilmesi gerekir. Tedavi, göz içi basıncını hızla düşürmeyi ve drenaj açısını açmayı amaçlar.
1. İlaç Tedavisi
Akut glokom krizinde ilk tedavi genellikle ilaçlarla yapılır. Göz içi basıncını hızla düşürmek için göz damlaları, oral ilaçlar ve intravenöz (damar yoluyla mannitol) ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar, gözdeki sıvı üretimini azaltarak veya sıvının çıkışını artırarak basıncı düşürür.
2. Lazer Tedavisi
İlaçlarla göz içi basıncı kontrol altına alındıktan sonra lazer tedavisi uygulanabilir. Akut glokom krizinde sıklıkla kullanılan lazer tedavisi yöntemleri şunlardır:
- Lazer İridektomi: Gözdeki iris tabakasında küçük bir delik açılarak göz içi sıvısının dışarı akışını sağlamak için yapılır. Bu tedavi, drenaj açısını tekrar açarak göz içi basıncını düşürür.
- Lazer Trabeküloplasti: Gözdeki drenaj kanallarını açmak için yapılabilir. Bu yöntem, göz içi sıvısının daha iyi akmasını sağlar.
3. Cerrahi Müdahale
Eğer ilaçlar ve lazer tedavisi yeterli olmazsa cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi yöntemlerle gözdeki sıvının dışarı akmasını sağlayan yollar açılır. Bu tür ameliyatlar, göz içi basıncını kontrol altına almayı hedefler.
Akut Glokom Krizinde Acil Müdahale Neden Önemlidir?
Akut glokom krizi çok hızlı gelişen ve kalıcı görme kaybına yol açabilen bir durumdur. Göz içi basıncı kısa sürede optik sinirde ciddi hasara yol açabilir. Bu nedenle akut glokom krizinde belirtiler fark edilir edilmez bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Erken müdahale ile optik sinir hasarı ve körlük riski en aza indirilebilir.
Akut Glokom Krizinden Korunma
Eğer dar açılı göz anatomisine sahip olduğunuz biliniyorsa veya kapalı açılı glokom riski taşıyorsanız, glokom krizinden korunmak için önleyici tedbirler alınabilir:
- Düzenli Göz Muayenesi: Glokom risk faktörlerine sahipseniz, düzenli göz muayeneleri yaptırarak göz içi basıncınızı ve drenaj açısını kontrol ettirin.
- Lazer İridektomi: Eğer doktorunuz göz yapınızın akut glokom krizine yatkın olduğunu düşünüyorsa, kriz gelişmeden önce önleyici olarak lazer iridektomi yapılabilir.
- İlaç Kullanımı: Göz içi basıncını kontrol altında tutmak için doktorunuzun reçete ettiği göz damlalarını düzenli kullanmak, kriz riskini azaltabilir.
Sonuç
Akut glokom krizi, kapalı açılı glokomun ani ve şiddetli bir şekilde ortaya çıkmasıyla gözde kalıcı hasara yol açabilen acil bir durumdur. Şiddetli göz ağrısı, bulanık görme ve baş ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Göz içi basıncının hızla yükselmesi optik sinire zarar verebilir ve tedavi edilmezse günler içinde kalıcı körlük gelişebilir. Bu nedenle, akut glokom krizi yaşandığında acilen bir göz doktoruna başvurulmalı ve gerekli tedavi uygulanmalıdır.
Bilgisayarlı Görme Alanı Nedir?
Bilgisayarlı görme alanı testi (Perimetri), gözün çevresel görme yetisini ölçen ve görme alanındaki kayıpları değerlendiren bir testtir. Bu test, özellikle glokom gibi hastalıkların teşhis ve takibinde kullanılır. Bilgisayarlı görme alanı, görme alanında herhangi bir daralma, boşluk ya da anormallik olup olmadığını tespit ederek göz sağlığını değerlendirir.
Görme alanı dediğimiz kavram, bir kişinin bir noktaya sabit bakarken görebildiği tüm çevresel alanı ifade eder. Normal şartlarda sadece doğrudan bakılan nokta değil, bu noktanın etrafındaki nesneler de belli bir sınırda görülür. Görme alanı testi, bu genişliği ve hassasiyeti ölçer.
Görme Alanı Testi Nasıl Yapılır?
Bilgisayarlı görme alanı testi, genellikle şu adımlarla gerçekleştirilir:
- Hazırlık: Hasta, bilgisayarlı bir cihazın önüne oturur ve çenesi bir destek üzerinde sabitlenir. Gözlerden biri kapatılırken, diğer gözle doğrudan bir noktaya odaklanması istenir. Test sırasında bu sabit noktaya bakılması gerekmektedir.
- Işık Noktalarına Tepki: Cihaz, görme alanında farklı yerlere ışık noktaları gönderir. Hasta, bu ışıkları gördüğü an elinde bulunan bir düğmeye basarak cihazı bilgilendirir. Bu sayede gözün çevresel alanında hangi noktaları algılayabildiği ölçülür.
- Görme Alanı Haritası: Testin sonunda cihaz, gözün algıladığı ışık noktalarını ve gözün hangi alanlarda zayıflık gösterdiğini haritalandırır. Bu harita, göz doktoruna görme kaybının yerini ve derecesini anlamada yardımcı olur.
Test genellikle 10-20 dakika sürer ve ağrısızdır. Sonuçlar hemen alınır ve doktor tarafından değerlendirilir.
Bilgisayarlı Görme Alanı Testi Neden Yapılır?
Bilgisayarlı görme alanı testi, özellikle glokom gibi hastalıkların erken teşhisi ve takibinde çok önemli bir yer tutar. Bununla birlikte, birçok göz ve sinir hastalığı için de bu test uygulanır:
1. Glokom Teşhisi ve Takibi
- Glokom hastalığında ilk kaybolan görme alanı genellikle yan (periferik) görüş alanıdır. Bilgisayarlı görme alanı testi, glokomun teşhisinde ve ilerlemesinin takibinde kullanılır. Glokom hastalarının düzenli aralıklarla bu testi yaptırması, hastalığın ilerlemesini kontrol etmek açısından önemlidir.
2. Retina Hastalıkları
- Retina hastalıkları da görme alanında daralmaya neden olabilir. Bilgisayarlı görme alanı testi, retina dejenerasyonları ve retina yırtıkları gibi durumların teşhisinde yardımcı olur.
3. Optik Sinir Hastalıkları
- Optik sinir ile ilgili hastalıklar (optik nöropati gibi) görme alanında kayıplara neden olabilir. Optik sinirde hasar olup olmadığını anlamak için bu test kullanılır.
4. Beyin Tümörleri ve Nörolojik Hastalıklar
- Beyinde veya optik sinirde yer alan tümörler ve diğer nörolojik hastalıklar, görme alanında kayıplara yol açabilir. Bu test, merkezi sinir sistemi hastalıklarının göz üzerindeki etkilerini değerlendirmek için de kullanılır.
5. İnme ve Travmalar
- İnme geçiren veya kafa travması yaşayan hastalarda da görme alanı kayıpları olabilir. Bilgisayarlı görme alanı testi bu tür hasarları değerlendirmek için yapılır.
Görme Alanı Testi Sonuçları Nasıl Yorumlanır?
Görme alanı testi sonuçları, göz doktoru tarafından dikkatlice değerlendirilir. Test sonuçları, gözün çevresel görüş yeteneğini haritalandırır ve bu harita, görme alanındaki boşluklar veya zayıflıkların olup olmadığını gösterir. Sonuçlarda aşağıdaki durumlar dikkate alınır:
- Normal Sonuçlar: Eğer test sonuçları normal çıkarsa, bu gözün geniş bir görme alanına sahip olduğunu ve çevresel görmede kayıp olmadığını gösterir.
- Anormal Sonuçlar: Görme alanı testi sonucunda belirli bölgelerde görme kaybı, daralma veya boşluklar tespit edilirse, bu durum glokom, retina hastalıkları veya optik sinir hastalıklarına işaret edebilir. Bu tür durumlar, göz doktorunun daha ayrıntılı incelemeler yapmasını gerektirebilir.
- Skotomlar: Görme alanında "skotom" adı verilen kör noktalar da tespit edilebilir. Bu kör noktalar, gözün belli alanlarında görme kaybı olduğunu gösterir.
Bilgisayarlı Görme Alanı Testinin Önemi
Bilgisayarlı görme alanı testi, özellikle glokom gibi sinsi ilerleyen ve başlangıçta belirti vermeyen hastalıkların erken teşhisi için kritik öneme sahiptir. Glokom hastalığında merkezi görme korunurken, yan görme yavaşça kaybolur. Bu durum fark edilmeyebilir, ancak görme alanı testi ile bu kayıplar tespit edilebilir.
Test, sadece teşhis için değil, aynı zamanda glokom tedavisinin etkinliğini değerlendirmek için de kullanılır. Hastalığın ilerlemesi düzenli görme alanı testleri ile izlenebilir ve tedavi bu sonuçlara göre ayarlanabilir.
Sonuç
Bilgisayarlı görme alanı testi, göz sağlığını değerlendirmede kullanılan önemli bir testtir ve özellikle glokom gibi göz hastalıklarının erken teşhisinde kritik bir rol oynar. Çevresel görme kayıplarını tespit eder ve gözün genel sağlığını değerlendirmede yardımcı olur. Glokom, retina hastalıkları, optik sinir hasarları, nörolojik hastalıklar ve inme gibi durumların teşhisinde ve izlenmesinde kullanılır.
Glokomda Bilgisayarlı Görme Alanı Testi
Glokom, özellikle çevresel (periferik) görme kaybına neden olan bir göz hastalığıdır. Glokomun teşhisinde ve ilerlemesinin izlenmesinde en önemli testlerden biri bilgisayarlı görme alanı testidir. Bu test, gözdeki görme kaybının derecesini ve hangi bölgelerde olduğunu belirleyerek, glokomun teşhis edilmesine ve tedaviye yanıtın izlenmesine yardımcı olur.
Glokom, sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu için genellikle erken dönemde belirgin bir semptom vermez. Ancak görme alanında kayıplar, hastalığın ilk aşamalarında başlayabilir. Glokom hastalarında, çevresel (yan) görme ilk olarak etkilenir ve ilerleyen dönemde tünel görme olarak adlandırılan duruma yol açar. Bilgisayarlı görme alanı testi, bu kayıpları erken dönemde tespit etmek için kullanılır.
Glokomda Bilgisayarlı Görme Alanı Testi Neden Önemlidir?
Glokomda bilgisayarlı görme alanı testi, şu nedenlerle kritik öneme sahiptir:
1. Glokomun Erken Teşhisi
- Çevresel Görme Kaybı: Glokomda genellikle ilk kaybolan görme alanı çevresel görmedir. Hastalar, bu kaybı fark etmeyebilir çünkü merkezi görme uzun süre korunabilir. Bilgisayarlı görme alanı testi, bu tür çevresel görme kayıplarını erken aşamalarda tespit eder.
2. Glokomun İlerlemesinin İzlenmesi
- Tedavi Yanıtını Değerlendirme: Glokom tedavisinde, göz içi basıncını düşüren ilaçlar veya cerrahi müdahaleler kullanılır. Bu tedavilerin etkinliğini izlemek için bilgisayarlı görme alanı testi yapılır. Düzenli aralıklarla yapılan testler, glokomun ilerleyip ilerlemediğini ve tedavinin ne kadar başarılı olduğunu gösterir.
3. Görme Alanı Haritasının Oluşturulması
- Görme Alanı Boşlukları: Bilgisayarlı görme alanı testi, hastanın görme alanında herhangi bir "boşluk" olup olmadığını tespit eder. Bu boşluklar, gözdeki optik sinirin hasar gördüğünü ve bu bölgede görme kaybı yaşandığını gösterir. Glokom ilerledikçe, görme alanındaki boşluklar genişler ve bu test sayesinde bu süreç izlenebilir.
Glokomda Görme Alanı Testi Nasıl Yapılır?
Bilgisayarlı görme alanı testi, glokom hastalarında belirli aralıklarla tekrarlanır ve hastalığın ilerleme hızı izlenir. Testin nasıl yapıldığı şu şekilde özetlenebilir:
- Test Hazırlığı: Hasta, bilgisayarlı bir cihazın önüne oturur ve başı çenelikle sabitlenir. Gözlerden biri kapatılırken, diğer gözle doğrudan bir noktaya bakması istenir.
- Işık Noktalarına Tepki Verme: Cihaz, farklı büyüklüklerde ve parlaklıklarda ışık noktalarını gözün farklı alanlarına gönderir. Hasta, gördüğü her ışık noktasına düğmeye basarak tepki verir.
- Sonuçların Haritalandırılması: Cihaz, hastanın hangi ışık noktalarını gördüğünü ve hangi noktaları göremediğini kaydeder. Bu sonuçlar, göz doktoru tarafından değerlendirilir ve görme alanında kayıp olup olmadığı tespit edilir.
- Görme Alanı Haritası: Testin sonunda bir görme alanı haritası oluşturulur. Bu haritada, gözde hangi bölgelerde görme kaybı olduğu ve bu kaybın derecesi görülür. Glokom hastalarında bu harita, optik sinir hasarının ne kadar ilerlediğini gösterebilir.
Glokomda Görme Alanı Testi Sonuçları Nasıl Yorumlanır?
Glokom hastalarında görme alanı testi sonuçları, göz doktoru tarafından dikkatle değerlendirilir. Sonuçlar, hastalığın hangi aşamada olduğunu ve optik sinirdeki hasarın derecesini anlamaya yardımcı olur. İşte bazı olası sonuçlar:
- Normal Görme Alanı: Eğer test sonuçları normal çıkarsa, gözde henüz belirgin bir görme kaybı yoktur. Ancak bu, glokom olmadığı anlamına gelmez; bu nedenle diğer glokom testleri ile birlikte değerlendirilmelidir.
- Çevresel Görme Kaybı: Glokomda genellikle ilk kaybolan görme alanı çevresel görme alanıdır. Eğer test sonuçlarında yan görme alanında kayıp varsa, bu glokomun erken bir belirtisi olabilir.
- Skotomlar (Kör Noktalar): Test sonucunda skotom adı verilen kör noktalar tespit edilebilir. Skotomlar, optik sinir hasarına bağlı olarak gözde görme kaybı olan bölgeleri gösterir. Glokom hastalarında bu kör noktalar genellikle zamanla genişler.
- İlerleyen Görme Alanı Kaybı: Glokom ilerledikçe görme alanındaki kayıplar artar. Düzenli yapılan testlerle bu kayıplar izlenebilir ve tedaviye verilen yanıt değerlendirilebilir.
Glokomda Bilgisayarlı Görme Alanı Testinin Önemi
Glokomda görme alanı testi, hastalığın ilerleme hızını anlamak ve tedavinin etkinliğini izlemek açısından hayati bir öneme sahiptir. Glokom, optik sinirde kalıcı hasara yol açtığı için düzenli yapılan görme alanı testleri, bu hasarın ne kadar ilerlediğini takip etmek için kullanılır.
Düzenli Görme Alanı Testinin Faydaları:
- Erken Müdahale: Görme kaybı başlamadan önce tespit edilerek tedavi planının düzenlenmesi sağlanabilir.
- Tedaviye Uyumun İzlenmesi: Göz damlaları veya cerrahi müdahalelerin etkisi, görme alanı testleriyle değerlendirilebilir.
- Hastalık İlerlemesi: Glokomun hangi hızla ilerlediği ve göz sağlığındaki genel durum görülebilir.
Sonuç
Bilgisayarlı görme alanı testi, glokom hastalarının teşhisinde ve takibinde en önemli testlerden biridir. Glokomun erken dönemlerinde genellikle yan (periferik) görme kaybı başlar ve bu kayıp, görme alanı testi ile tespit edilebilir. Test, hem teşhis için hem de glokom tedavisinin etkinliğini değerlendirmek için düzenli olarak yapılmalıdır.
Glokom hastasıysanız veya risk altındaysanız, göz doktorunuzun belirlediği aralıklarla görme alanı testleri yaptırmanız çok önemlidir. Bu testler, glokomun ilerleyişini izlemeye ve görme kaybını en aza indirmeye yardımcı olur.
Glokomda göz tomografisi (OCT)
OCT (Optik Koherens Tomografi), glokom gibi göz hastalıklarının teşhisinde ve takibinde kullanılan gelişmiş bir görüntüleme yöntemidir. OCT, gözün arka kısmında yer alan retina ve optik sinirin detaylı kesitlerini görüntüleyerek, bu yapıların incelenmesine olanak tanır. Glokom, optik sinire zarar verdiği için, OCT bu sinirin ne kadar etkilendiğini ve hasarın boyutunu tespit etmek için çok değerli bir testtir.
Glokomun neden olduğu optik sinir hasarını erken dönemde teşhis etmek ve tedavinin etkinliğini izlemek için OCT kullanımı yaygın hale gelmiştir. Göz doktorunuzun OCT ile gözünüzün durumunu detaylı bir şekilde inceleyebilmesi, tedavinin planlanmasında çok büyük bir fark yaratabilir!
OCT Nedir ve Nasıl Çalışır?
OCT, gözün çeşitli katmanlarının yüksek çözünürlüklü görüntülerini oluşturan non-invaziv (göz içine müdahale gerektirmeyen) bir testtir. Bu test, gözdeki doku katmanlarını mikrometre düzeyinde görüntüleyerek optik sinir ve retina yapısındaki ince değişiklikleri tespit eder.
OCT Nasıl Uygulanır?
- Ağrısız ve Hızlı Bir İşlem: OCT testi, ağrısızdır ve genellikle birkaç dakika içinde tamamlanır.
- Göze Müdahale Yok: Gözünüze herhangi bir temas olmadan, tıpkı fotoğraf çekimi gibi görüntü alınır.
- Göz Bebeği Genişletilebilir: Göz doktoru, OCT'den önce göz bebeğinizi büyütmek için damla kullanabilir, bu da daha net görüntüler elde edilmesini sağlar.
OCT, gözünüzdeki retina ve optik sinirin detaylı kesitlerini oluşturur ve bu kesitler göz doktoru tarafından değerlendirilir. Özellikle optik sinir lifi kalınlığı, glokomun ilerleyişini izlemek için önemli bir kriterdir.
Glokom Takibinde OCT'nin Rolü
Glokom hastalarında OCT, optik sinir liflerindeki incelme veya hasarın boyutunu tespit etmek için kullanılır. Glokom ilerledikçe optik sinir lifleri incelir ve OCT sayesinde bu incelemeler hassas bir şekilde izlenebilir. İşte OCT'nin glokom yönetimindeki bazı temel rollerini aşağıda bulabilirsiniz:
1. Optik Sinir Lifi Kalınlığının Ölçülmesi
Glokomda en kritik noktalardan biri optik sinir liflerinin zarar görmesidir. OCT, bu liflerin kalınlığını ölçerek optik sinirdeki hasarın ne kadar ilerlediğini ortaya koyar. Optik sinir lifi kalınlığı, glokom tedavisinin başarısını izlemek için önemli bir kriterdir.
- Sağlıklı Optik Sinir: Normalde kalın ve sağlamdır.
- Glokomlu Optik Sinir: İlerledikçe optik sinir lifleri incelir, bu da görme kaybına neden olur.
2. Retina Gangliyon Hücrelerinin İzlenmesi
OCT ayrıca retina gangliyon hücrelerini görüntüleyebilir. Bu hücreler, görme sinyallerini beyne taşıyan optik sinir liflerinin bir parçasıdır. Bu hücreler de glokomdan etkilendiği için OCT ile retina gangliyon hücre tabakasının durumu da değerlendirilir.
3. Glokomun Erken Teşhisi
Glokomun erken evrelerinde belirgin görme kaybı fark edilmeyebilir. OCT, henüz görme kaybı başlamadan önce optik sinirdeki hasarı tespit edebilir. Böylece tedavi daha erken başlatılabilir ve optik sinirdeki hasar kontrol altına alınabilir.
4. Tedavi Yanıtını Değerlendirme
OCT, glokom tedavisi sürecinde düzenli olarak yapılabilir ve bu sayede optik sinir liflerindeki değişiklikler takip edilebilir. Tedavinin etkili olup olmadığını izlemek ve gerekirse tedavi planını güncellemek için OCT sonuçları büyük önem taşır.
OCT'nin Avantajları
- Non-invaziv (Müdahalesiz): Göz içine müdahale yapılmadan uygulanan güvenli bir testtir.
- Erken Teşhis: Glokomun neden olduğu optik sinir hasarını çok erken safhalarda tespit edebilir.
- Detaylı Görüntü: Retina ve optik sinirin çok detaylı görüntüleri alınır.
- Tedavi Takibi: Tedavinin etkisini izlemek için güvenilir bir yöntemdir.
OCT ile Glokom Takibi Ne Kadar Sıklıkla Yapılmalıdır?
Glokom tanısı konduğunda ve tedavi süreci başlatıldığında, OCT testi düzenli aralıklarla yapılmalıdır. Doktorunuz, glokomun ilerleme hızına ve tedaviye verdiğiniz yanıta bağlı olarak bu testi ne sıklıkla yapmanız gerektiğine karar verecektir. Genellikle yılda bir veya iki kez OCT ile glokom takibi yapılır.
Sonuç
OCT, glokom tedavisinde ve takibinde oldukça etkili ve güvenilir bir yöntemdir. Optik sinirdeki değişiklikleri erken tespit ederek tedavi planınızı optimize etmek ve görme kaybını durdurmak açısından çok önemlidir. Glokomla mücadelede düzenli OCT takibi, göz sağlığınızı korumanızda size büyük avantaj sağlayacaktır!
Kendinizi bu sürecin bir parçası olarak gördüğünüz ve göz sağlığınızı koruma konusunda adım attığınız için tebrikler! Düzenli doktor kontrolleri ve OCT takibi, görme yetinizi korumanızda size büyük yardımcı olacaktır. Her zaman kendinize güvenin ve göz sağlığınızı önceliğiniz yapmaya devam edin! 👁️💪
Glokom Tehlikeli midir?
Evet, glokom tehlikeli bir göz hastalığıdır ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına ve hatta körlüğe yol açabilir. Glokom, gözdeki optik sinire zarar veren ve ilerleyici bir hastalıktır. Optik sinir, gözden beyne görme sinyallerini taşıyan yapıdır, dolayısıyla bu sinirin zarar görmesi görme yetisinin kaybedilmesine neden olur.
Glokomun en tehlikeli yönü, hastalığın başlangıç aşamalarında genellikle belirti vermemesi ve sinsi bir şekilde ilerlemesidir. Birçok kişi, hastalığın farkına varmadan glokom nedeniyle kalıcı görme kaybı yaşamaya başlayabilir. Bu nedenle, erken teşhis ve düzenli tedavi hayati önem taşır.
Glokom Neden Tehlikelidir?
1. Kalıcı ve Geri Dönüşü Olmayan Görme Kaybı
Glokom, optik sinirde hasara neden olur ve bu hasar kalıcıdır. Optik sinir hücreleri yenilenemez, bu nedenle glokomun neden olduğu görme kaybı geri döndürülemez. Glokomun ilerleyen aşamalarında, hastalar çevresel görme kaybı (yan görme kaybı) yaşamaya başlar ve bu kayıp fark edilmeyebilir. Zamanla, merkezi görme de etkilenir ve sonuçta körlük gelişebilir.
2. Belirti Vermemesi ve Sinsi İlerlemesi
Glokomun en büyük tehlikesi, hastalığın erken aşamalarında belirti vermemesidir. Birçok kişi, glokomun farkına varana kadar görme kaybı yaşamış olabilir. Glokom genellikle yavaş ilerler ve çevresel görme kaybı fark edilmediği için, hastalar hastalığı geç fark edebilir. Bu nedenle, risk altında olan kişilerin düzenli göz muayenesi yaptırması hayati önem taşır.
3. Ani Gelişebilen Akut Glokom Krizi
Bazı glokom türleri, özellikle kapalı açılı glokom, ani olarak ortaya çıkabilir. Akut glokom krizi sırasında göz içi basıncı hızla yükselir ve şiddetli göz ağrısı, bulanık görme, baş ağrısı, mide bulantısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu kriz, acil müdahale gerektirir; eğer tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına ve körlüğe neden olabilir.
4. Yaş ve Diğer Risk Faktörlerine Bağlı Artan Tehlike
Glokom riski yaşla birlikte artar ve 40 yaş üstü bireylerde daha sık görülür. Ayrıca, diyabet, yüksek tansiyon, ailede glokom öyküsü gibi risk faktörlerine sahip olan kişilerde glokom gelişme olasılığı daha yüksektir. Bu kişilerin düzenli göz muayenesi yaptırmaları ve göz içi basıncını kontrol ettirmeleri önemlidir.
Glokomun Tehlikesini Azaltmak İçin Ne Yapılmalı?
Glokom tehlikeli bir hastalık olsa da, erken teşhis ve tedavi ile görme kaybı durdurulabilir veya yavaşlatılabilir. İşte glokomun neden olduğu tehlikeleri azaltmak için alınabilecek bazı önlemler:
1. Düzenli Göz Muayenesi
Glokomun erken teşhisi, hastalığın neden olduğu kalıcı görme kaybını önlemek için çok önemlidir. Özellikle 40 yaş üstü bireyler ve glokom risk faktörlerine sahip kişiler düzenli olarak göz muayenesi yaptırmalıdır. Göz içi basıncı ölçümü (tonometri), optik sinir muayenesi ve görme alanı testleri gibi testlerle glokom teşhis edilebilir.
2. Glokom Tedavisini Aksatmamak
Glokom teşhisi konulduğunda, doktorun önerdiği tedaviye sıkı sıkıya bağlı kalmak gerekir. Göz damlaları, lazer tedavisi veya cerrahi müdahalelerle göz içi basıncı kontrol altına alınabilir. Tedavi, glokomun ilerlemesini durdurmaya veya yavaşlatmaya yardımcı olur. Tedavi aksatılırsa, optik sinirdeki hasar devam eder ve daha fazla görme kaybı yaşanabilir.
3. Risk Faktörlerini Kontrol Altına Almak
Diyabet, yüksek tansiyon gibi glokom risk faktörlerini kontrol altına almak, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek glokom riskini azaltabilir.
4. Aile Öyküsüne Dikkat Etmek
Glokomun genetik yatkınlıkla bağlantısı olabilir. Ailede glokom öyküsü olan kişilerde hastalık riski daha yüksektir. Eğer aile üyelerinizde glokom öyküsü varsa, düzenli göz muayeneleri yaptırarak riski azaltabilirsiniz.
Glokomun Türleri ve Tehlike Dereceleri
Glokomun bazı türleri daha hızlı ve tehlikeli bir şekilde ilerleyebilir:
- Açık Açılı Glokom: En yaygın glokom türüdür ve genellikle yavaş ilerler. Erken teşhis edilmezse ciddi görme kaybına yol açabilir.
- Kapalı Açılı Glokom: Göz içi basıncının ani yükselmesi ile kendini gösterir ve acil müdahale gerektirir. Ani görme kaybına neden olabilir.
- Normal Basınçlı Glokom: Göz içi basıncı normal seviyelerde olmasına rağmen optik sinir hasarı meydana gelir. Tehlikeli olabilecek bu glokom türü, düzenli göz muayenesi ile tespit edilebilir.
Sonuç
Glokom, tedavi edilmediğinde kalıcı körlüğe yol açabilecek tehlikeli bir hastalıktır. En tehlikeli yönü, erken aşamalarda belirti vermemesi ve sinsi bir şekilde ilerlemesidir. Glokomun neden olduğu görme kaybı geri döndürülemez, bu yüzden erken teşhis ve tedavi kritik öneme sahiptir. Düzenli göz muayeneleri yaptırmak, göz içi basıncını kontrol ettirmek ve glokom risk faktörlerine karşı dikkatli olmak, bu tehlikeli hastalığı kontrol altına almanın en etkili yollarıdır.
Glokom Tedavisi
Glokom, optik sinire zarar vererek ilerleyen ve tedavi edilmediğinde kalıcı körlükle sonuçlanabilen bir göz hastalığıdır. Glokomun tedavisinde temel amaç, göz içi basıncını (intraoküler basıncı) kontrol altına alarak optik sinir hasarını önlemek veya yavaşlatmaktır. Glokom tedavisinde birkaç farklı yöntem kullanılır ve hastanın durumuna, glokomun türüne ve hastalığın ilerleme derecesine bağlı olarak tedavi planı belirlenir.
Tedavi yöntemleri arasında göz damlaları, ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi müdahaleler bulunur. Glokom tedavisinin amacı, optik sinirde daha fazla hasar oluşmasını önlemek ve göz içi basıncını düşürmektir, çünkü glokomun neden olduğu görme kaybı geri döndürülemez.
1. Göz Damlaları ile Tedavi
Glokomun en yaygın tedavi yöntemi göz damlalarıdır. Bu damlalar, göz içi basıncını düşürerek optik sinir üzerindeki baskıyı azaltır ve daha fazla hasar oluşmasını engeller. Glokom tedavisinde kullanılan göz damlaları birkaç farklı etki mekanizmasına sahiptir:
a. Prostaglandin Analogları
- Etki Mekanizması: Gözdeki sıvının dışarı çıkışını artırarak göz içi basıncını düşürür.
- Kullanım: Genellikle günde bir kez kullanılır.
- Yan Etkiler: Gözde kızarıklık, kirpiklerin uzaması ve göz renginde değişiklik gibi yan etkiler görülebilir.
b. Beta Blokerler
- Etki Mekanizması: Gözde üretilen sıvı miktarını azaltarak göz içi basıncını düşürür.
- Kullanım: Genellikle günde bir veya iki kez kullanılır.
- Yan Etkiler: Kalp ritmi ve tansiyon üzerinde etkileri olabilir, bu yüzden kardiyovasküler hastalıkları olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
c. Alfa Agonistler
- Etki Mekanizması: Hem göz içi sıvı üretimini azaltır hem de sıvının dışarı çıkışını artırır.
- Kullanım: Günde birkaç kez uygulanabilir.
- Yan Etkiler: Gözde kuruluk, ağız kuruluğu, yorgunluk gibi yan etkiler olabilir.
d. Karbonik Anhidraz İnhibitörleri
- Etki Mekanizması: Gözdeki sıvı üretimini azaltarak göz içi basıncını düşürür.
- Kullanım: Göz damlası formunda veya oral ilaç olarak alınabilir.
- Yan Etkiler: İdrara çıkma sıklığında artış, mide bulantısı gibi yan etkiler olabilir.
e. Parasempatomimetikler (Miotikler)
- Etki Mekanizması: Göz içi sıvısının çıkışını artırmak için gözün drenaj açısını genişletir.
- Kullanım: Göz bebeğini daraltarak drenaj açısının açılmasına yardımcı olur.
- Yan Etkiler: Gözde bulanık görme ve gece görüşünde zorluk gibi yan etkiler görülebilir.
2. Lazer Tedavisi
Lazer tedavisi, glokom hastalarında göz içi basıncını kontrol altına almak için kullanılan bir diğer yöntemdir. Lazer, gözdeki sıvının dışarı çıkışını artırmak için kullanılır ve bazı glokom türlerinde oldukça etkili olabilir. Lazer tedavisi genellikle göz damlalarına ek olarak veya tek başına uygulanır.
Lazer Trabeküloplasti
- Ne Zaman Kullanılır?: Açık açılı glokom tedavisinde en yaygın kullanılan lazer tedavi yöntemidir.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki drenaj açısını (trabeküler ağ) genişleterek sıvının dışarı çıkışını artırır. Bu sayede göz içi basıncı düşer.
- Avantajları: İşlem kısa sürede yapılır, genellikle ağrısızdır ve iyileşme süresi hızlıdır.
Lazer İridektomi
- Ne Zaman Kullanılır?: Kapalı açılı glokom tedavisinde kullanılır.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki iris tabakasında küçük bir delik açarak göz içi sıvısının drenajını sağlar. Bu işlem, göz içi basıncının aniden yükselmesini engeller.
- Acil Durumlarda Kullanım: Akut glokom krizi sırasında hızlı bir şekilde basıncı düşürmek için uygulanabilir.
Lazer Siklik Fotoakoagülasyon
- Ne Zaman Kullanılır?: Gözdeki sıvı üretimini azaltmak için kullanılır. Diğer tedavi yöntemleri yetersiz kaldığında uygulanır.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki sıvıyı üreten yapıları hedef alarak sıvı üretimini azaltır.
3. Cerrahi Müdahale
Eğer ilaç tedavisi ve lazer tedavisi göz içi basıncını kontrol altına almakta yetersiz kalırsa, cerrahi müdahale gerekebilir. Glokom cerrahisi, gözdeki sıvının dışarı atılmasını kolaylaştırmak için yeni yollar oluşturarak göz içi basıncını düşürmeye çalışır.
Trabekülektomi
- Ne Zaman Kullanılır?: İleri evre glokom hastalarında kullanılır.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki drenaj kanalında küçük bir delik açılarak göz içi sıvısının daha kolay çıkışı sağlanır. Bu sayede göz içi basıncı düşer ve optik sinir üzerindeki baskı azalır.
- Başarı Oranı: Etkili bir cerrahi yöntemdir, ancak iyileşme süreci daha uzun olabilir.
Glokom Şantı Ameliyatı
- Ne Zaman Kullanılır?: Trabekülektomi yeterli olmadığında veya diğer tedavi seçenekleri başarısız olduğunda kullanılır.
- Nasıl Çalışır?: Göz içine ince bir tüp (şant) yerleştirilir. Bu tüp, gözde biriken sıvının dışarı akmasını sağlar.
- Avantajları: Göz içi basıncını kalıcı olarak kontrol altına almak için etkili bir yöntemdir.
Minimal İnvaziv Glokom Cerrahisi (MIGS)
- Ne Zaman Kullanılır?: Daha hafif glokom vakalarında ve katarakt cerrahisi ile birlikte yapılabilir.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki sıvının drenajını iyileştiren küçük implantlar yerleştirilir. Daha az invaziv bir cerrahi yöntemdir ve iyileşme süresi daha kısadır.
4. Yaşam Tarzı ve Göz Sağlığı
Glokom tedavisini desteklemek için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek de önemlidir. Göz sağlığını korumak ve tedavinin etkinliğini artırmak için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar şunlardır:
- Düzenli Egzersiz: Orta yoğunlukta yapılan düzenli egzersiz, göz içi basıncını düşürebilir.
- Sağlıklı Beslenme: Bol sebze, meyve, omega-3 yağ asitleri içeren bir diyet göz sağlığını destekler.
- Stres Yönetimi: Stres, göz içi basıncını artırabilir. Yoga, meditasyon gibi stres yönetimi teknikleri faydalı olabilir.
- Düzenli Göz Muayenesi: Glokom tedavisinde düzenli göz kontrolleri çok önemlidir. Göz içi basıncı düzenli olarak ölçülmeli ve optik sinir hasarının ilerleyip ilerlemediği takip edilmelidir.
Sonuç
Glokom, tedavi edilmediğinde kalıcı körlüğe yol açabilen ciddi bir göz hastalığıdır. Tedavi seçenekleri, hastalığın türüne, ilerleme hızına ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir. Glokom tedavisinin temel amacı, göz içi basıncını düşürerek optik sinir hasarını önlemektir. Tedavi yöntemleri arasında göz damlaları, lazer tedavisi ve cerrahi müdahaleler yer alır. Erken teşhis ve düzenli tedavi ile glokomun neden olduğu görme kaybı durdurulabilir veya yavaşlatılabilir.
Glokom İlaçları ve Göz Damlaları
Glokom tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemlerden biri, göz damlalarıdır. Bu damlalar, göz içi basıncını düşürerek optik sinir üzerindeki baskıyı azaltmayı ve daha fazla hasar oluşmasını engellemeyi hedefler. Glokom ilaçları, gözdeki sıvının üretimini azaltarak ya da gözdeki sıvının dışarı akışını artırarak çalışır. Glokom hastaları genellikle uzun süreli veya ömür boyu göz damlası tedavisi alırlar.
Glokom göz damlaları birkaç farklı kategoride sınıflandırılır ve her birinin farklı bir etki mekanizması vardır. Bu ilaçlar, hastanın durumuna ve glokomun ilerleme derecesine göre reçete edilir.
Glokom Tedavisinde Kullanılan Göz Damlaları ve İlaç Türleri
1. Prostaglandin Analogları
Prostaglandin analogları, glokom tedavisinde en sık kullanılan göz damlalarıdır. Bu ilaçlar, göz içi sıvısının dışarı çıkışını artırarak göz içi basıncını düşürürler.
- Nasıl Çalışır?: Göz içi sıvısının drenajını artırarak göz içi basıncını düşürür.
- Kullanım Şekli: Genellikle günde bir kez uygulanır.
- Yan Etkiler: Gözde kızarıklık, göz renginde koyulaşma, kirpiklerin uzaması ve kalınlaşması gibi yan etkiler görülebilir.
Örnek İlaçlar:
- Latanoprost (Xalatan, Latafree, Latapol, Latosopt, Vyzulta)
- Travoprost (Travatan)
- Bimatoprost (Lumigan, Bimagan, Bematorin)
2. Beta Blokerler
Beta blokerler, gözde üretilen sıvı miktarını azaltarak göz içi basıncını düşürür. Bu damlalar, glokom tedavisinde uzun yıllardır kullanılan etkili bir yöntemdir.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki sıvı üretimini azaltarak basıncı düşürür.
- Kullanım Şekli: Genellikle günde bir veya iki kez uygulanır.
- Yan Etkiler: Kalp atışını yavaşlatma, tansiyonu düşürme, yorgunluk ve nefes darlığı gibi sistemik yan etkiler görülebilir, bu yüzden kardiyovasküler hastalığı olan kişilerde dikkatli kullanılmalıdır.
Örnek İlaçlar:
- Timolol (Timoptic, Timosol, Normotin)
- Carteolol (Carteol)
- Betaksolol (Betoptic S)
- Levobunolol (Betagan)
3. Alfa Agonistler
Alfa agonistler, hem gözde üretilen sıvıyı azaltır hem de gözdeki sıvının drenajını artırır. Bu damlalar, göz içi basıncını iki farklı mekanizma ile düşürerek etkili sonuçlar sağlar.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki sıvı üretimini azaltır ve sıvının dışarı akışını artırır.
- Kullanım Şekli: Genellikle günde iki veya üç kez uygulanır.
- Yan Etkiler: Ağız kuruluğu, yorgunluk, gözlerde kızarıklık gibi yan etkiler olabilir.
Örnek İlaçlar:
- Brimonidin (Alphagan P, Brimolix, Brimogut, Rimonal p)
- Apraklonidin (Iopidine)
4. Karbonik Anhidraz İnhibitörleri
Karbonik anhidraz inhibitörleri, göz içi sıvısının üretimini azaltarak göz içi basıncını düşürür. Göz damlası formunda ya da oral ilaç olarak alınabilir.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki sıvı üretimini azaltarak basıncı düşürür.
- Kullanım Şekli: Göz damlası formu genellikle günde iki veya üç kez uygulanır. Oral form ise daha ciddi vakalarda kullanılır.
- Yan Etkiler: Gözde yanma, ağızda metalik tat, mide bulantısı, ellerde ve ayaklarda karıncalanma gibi yan etkiler olabilir.
Örnek İlaçlar:
- Dorzolamid (Dorzamed)
- Brinzolamid (Britil, Azopt)
- Asetazolamid (Diazomid tablet) [Oral İlaç]
5. Parasempatomimetikler (Miotikler)
Bu ilaçlar, gözdeki drenaj açısını genişleterek göz içi sıvısının daha kolay dışarı çıkmasını sağlar. Genellikle dar açılı glokomda kullanılır.
- Nasıl Çalışır?: Göz bebeğini daraltarak drenaj açısının açılmasını sağlar ve sıvının daha kolay çıkmasını sağlar.
- Kullanım Şekli: Günde birkaç kez uygulanabilir.
- Yan Etkiler: Gözde bulanık görme, baş ağrısı ve gece görüşünde zorluk gibi yan etkiler olabilir.
Örnek İlaçlar:
- Pilokarpin (Pilosed, Pilomin)
6. Kombinasyon Tedavileri
Bazı glokom hastalarında, tek bir ilaç göz içi basıncını yeterince kontrol altına almayabilir. Bu durumda doktorlar, iki farklı göz damlasını bir arada kullanmayı tercih eder. Kombinasyon tedavisi, iki farklı etki mekanizmasına sahip ilaçların bir arada uygulanmasıyla göz içi basıncını daha etkili bir şekilde düşürür.
Örnek Kombinasyon İlaçları:
- Timolol + Dorzolamid (Dorzotim, Dorzasopt, Duosopt, Tomec, Oftomix, Xolatim)
- Timolol + Latanoprost (Xalacom, Latamed, Laticom)
- Brimonidin + Timolol (Combigan, Brimotim, Rimosopt)
- Brinzolamid + Brimonidin (Simbrinza)
Glokom Tedavisinde Göz Damlalarının Kullanımı
Göz damlalarının etkili olabilmesi için düzenli ve doğru bir şekilde kullanılması çok önemlidir. Göz damlaları tedaviye yardımcı olsa da, tedavinin başarılı olabilmesi için hastaların doktorun tavsiyelerine tam olarak uyması gerekmektedir. İşte göz damlası kullanımıyla ilgili bazı önemli ipuçları:
- Damlaları Doğru Uygulamak: Göz damlaları uygulanırken baş hafifçe geriye yatırılmalı ve alt göz kapağı nazikçe çekilerek damla gözün içine damlatılmalıdır. Damlaların gözden akmasını önlemek için damlatma sonrası göz birkaç saniye kapatılmalıdır. Damlatıldıktan sonra yatılabilir, göz pınarı parmakla bastırılarak kapatılabilir böylece etki daha uzun sürer. Gerekirse 2. Kez damlatılabilir ya da kendi damlatamayan hastalar başka birinden yardım alabilir.
- Düzenli Kullanım: Göz damlaları, doktorun belirttiği sıklıkta ve düzenli olarak kullanılmalıdır. İlaçların etkili olabilmesi için her gün aynı saatte uygulanmaları önemlidir.
- İlaçlar Arasında Zaman Bırakmak: Eğer birden fazla göz damlası kullanılıyorsa, damlalar arasında en az 5-10 dakika beklemek gereklidir. Böylece ilaçlar birbirine karışmaz ve her biri etkili olur.
- Göz Doktoru Kontrollerini Aksatmamak: Glokom kronik bir hastalık olduğu için düzenli göz doktoru kontrolleri yapılmalıdır. Göz içi basıncı ve optik sinir durumu izlenmeli, gerekirse tedavi planı gözden geçirilmelidir.
Sonuç
Glokom tedavisinde kullanılan göz damlaları, göz içi basıncını kontrol altına alarak optik sinir hasarını yavaşlatmayı veya durdurmayı hedefler. Prostaglandin analogları, beta blokerler ilk basamak tedavi olarak kullanılırlar. Tüm damlalar hastalığın ilerlemesini kontrol altında tutmak için kullanılır. Glokom göz damlası tedavisinin başarılı olabilmesi için ilaçların düzenli kullanımı ve doktorun önerdiği tedavi planına tam uyum çok önemlidir.
Göz Damlası Nasıl Uygulanır?
Glokom tedavisinde göz damlalarının doğru bir şekilde uygulanması, tedavinin etkili olabilmesi için çok önemlidir. Göz damlalarının uygun şekilde uygulanmaması, ilacın etkisini azaltabilir ve tedavi başarısız olabilir. Bu nedenle, göz damlalarını nasıl doğru bir şekilde kullanmanız gerektiğini bilmek göz sağlığınızı korumak açısından kritik bir adımdır.
İşte göz damlalarını doğru bir şekilde uygulamak için adım adım yapmanız gerekenler:
1. Ellerini Temizle
Göz damlalarını uygulamadan önce mutlaka ellerinizi su ve sabunla iyice yıkayın. Bu, gözlerinize bakteri veya diğer mikropların bulaşmasını önler.
2. Rahat Bir Pozisyon Al
Otururken veya uzanırken göz damlası uygulamak daha kolay olabilir. Başınızı geriye yaslayın ve tavanı izleyin. Başınızı sabit tutarak göz damlasını doğru şekilde uygulamayı kolaylaştırabilirsiniz.
3. Alt Göz Kapağını Hafifçe Çekin
- Göz damlasını uygulamak için alt göz kapağınızı nazikçe aşağı doğru çekin. Bu, gözle alt göz kapağı arasında bir "cep" oluşturur. Göz damlası, bu cebe damlatılmalıdır.
- Damlayı gözünüzün beyaz kısmına ya da göz ile alt göz kapağı arasında oluşan bu cebe damlatmaya çalışın.
4. Şişeyi Yaklaştır ve Damlayı Uygula
- Göz damlası şişesini gözünüzden yaklaşık 2-3 cm yukarıda tutun.
- Şişenin ucunu doğrudan gözünüze yaklaştırmayın, gözünüzle temas ettirmekten kaçının. Şişe ucunun göze değmesi damlayı kirletebilir ve enfeksiyona neden olabilir.
- Göz damlası şişesini sıkın ve bir damla gözünüze damlatın. Çoğu zaman bir damla yeterlidir, fazla damlatmaya gerek yoktur.
5. Gözünüzü Kapatın ve Hafifçe Bastırın
- Göz damlasını damlattıktan sonra gözünüzü nazikçe kapatın. Gözlerinizi kırpıştırmamaya çalışın, çünkü bu damlanın dışarı akmasına neden olabilir.
- Gözlerinizi kapalı tutarken, gözünüzün iç köşesindeki burun kenarına (gözyaşı kanalı bölgesine) nazikçe bir parmakla bastırın. Bu, ilacın burun boşluğuna geçip sistemik dolaşıma karışmasını önler ve damlanın daha fazla gözde kalmasını sağlar.
6. Fazla Sıvıyı Temizleyin
Gözünüzden taşan fazla göz damlasını temiz bir mendille nazikçe silin. Bu işlem, göz çevresinde damla birikmesini ve ciltte tahrişe yol açmasını engeller.
7. Göz Damlası Uygulama Sıklığına Dikkat Edin
Doktorunuzun reçete ettiği sıklıkta göz damlasını uygulayın. Göz damlaları genellikle günde bir veya birkaç kez uygulanır. Doktorunuzun önerdiği şekilde göz damlası tedavisine tam uyum göstermek tedavinin başarısı açısından kritik öneme sahiptir.
8. Birden Fazla Göz Damlası Kullanıyorsanız
Eğer birden fazla göz damlası kullanıyorsanız, damlalar arasında en az 5-10 dakika bekleyin. Bu, ilk damlanın emilmesine olanak tanır ve ikinci damlanın etkisini azaltmadan uygulanmasını sağlar.
9. Göz Damlası Şişesini Temiz ve Kapalı Tutun
Göz damlası şişesinin ucunun temiz kalmasını sağlamak için şişeyi her kullanımdan sonra hemen kapatın. Göz damlası şişesinin ucu gözünüze, kirpiklerinize veya başka yüzeylere temas etmemelidir, çünkü bu, damlanın kontamine olmasına yol açabilir.
10. Göz Damlasını Saklama Koşulları
Göz damlalarının bazıları oda sıcaklığında saklanabilirken, bazıları buzdolabında saklanmalıdır. Damlayı kullanmadan önce saklama koşullarını ve son kullanma tarihini kontrol edin. Doktorunuz veya eczacınız damlayı nasıl saklayacağınız konusunda size talimat verebilir.
Göz Damlası Uygularken Dikkat Edilmesi Gereken Diğer Noktalar
- Damlaları Atlamayın: Göz damlalarını düzenli olarak ve belirlenen sıklıkta kullanın. İlaçları atlamak tedavinin etkinliğini azaltabilir ve göz içi basıncının artmasına neden olabilir.
- Sistemik Yan Etkilerden Kaçınma: Göz damlaları bazen sistemik yan etkilere (vücudun diğer bölgelerinde etkiler) neden olabilir. Gözünüzü kapattıktan sonra gözyaşı kanalı üzerine hafif baskı uygulayarak bu riski azaltabilirsiniz.
- Doktorunuza Danışın: Göz damlası kullanırken herhangi bir yan etki, gözde tahriş, kızarıklık veya ağrı fark ederseniz, göz doktorunuza hemen bildirin.
Sonuç
Göz damlalarının doğru şekilde uygulanması, glokom gibi kronik göz hastalıklarının tedavisinde oldukça önemlidir. Göz damlalarını düzenli kullanmak, göz içi basıncını kontrol altına almak ve optik sinir hasarını önlemek için gereklidir. Ellerinizin temiz olduğundan emin olmak, göz damlasını doğru bir pozisyonda uygulamak ve doktorun talimatlarına uymak, tedavinin etkinliğini artıracaktır.
Glokom Ameliyatları
Glokom tedavisinde ilk seçenek genellikle ilaçlar ve göz damlalarıdır, ancak bu yöntemler yeterli olmazsa veya hastalık ilerlerse cerrahi müdahaleler gerekebilir. Glokom ameliyatları, göz içi basıncını kalıcı olarak düşürmek için yapılan müdahalelerdir. Ameliyatlar, gözdeki sıvının (aköz hümör) dışarı çıkışını artırarak veya sıvının üretimini azaltarak göz içi basıncını düşürmeyi hedefler.
Glokom ameliyatları, hastalığın türüne, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak farklı yöntemlerle yapılır. Bu ameliyatların amacı, optik sinirin üzerindeki baskıyı azaltarak görme kaybının ilerlemesini durdurmaktır.
Glokom Ameliyatı Türleri
1. Trabekülektomi
Trabekülektomi, glokom cerrahisinde en yaygın kullanılan ameliyat yöntemlerinden biridir. Bu işlemde, gözde yeni bir drenaj kanalı açılarak göz içi basıncını düşürmek amaçlanır.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki drenaj sistemine küçük bir açıklık oluşturularak, göz içi sıvısının dışarı akışı sağlanır. Bu kanal, sıvının gözakı (konjonktiva) altına sızmasına olanak tanır, bu da göz içi basıncının düşmesini sağlar.
- Avantajları: Trabekülektomi, ciddi glokom vakalarında etkili olabilir ve göz içi basıncını kalıcı olarak düşürme potansiyeline sahiptir.
- Riskler ve Yan Etkiler: Ameliyat sonrası enfeksiyon, drenaj kanalının kapanması veya gözde aşırı düşük basınç (hipotoni) gelişebilir. Düzenli doktor takibi gerektirir.
2. Glokom Şantı Ameliyatı (Seton cerrahisi)
Glokom şantı ameliyatı, trabekülektomiye benzer şekilde göz içi sıvısının drenajını artırmak için yapılan bir müdahaledir, ancak bu ameliyat sırasında gözün içine bir şant veya tüp yerleştirilir.Trabekülektomi başarısızlığında ya da bazı dirençli glokom tiplerinde yapılır.
- Nasıl Çalışır?: İnce bir tüp gözün içine yerleştirilir ve gözde biriken sıvı bu tüp aracılığıyla gözden dışarı akar. Bu işlem, göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olur.
- Avantajları: Trabekülektomiye alternatif olarak, göz içi basıncını düşürmekte oldukça etkilidir. Özellikle daha önce trabekülektomi yapılmış ve başarısız olmuş vakalarda tercih edilir.
- Riskler ve Yan Etkiler: Şantın tıkanması, enfeksiyon ve gözde düşük basınç riski olabilir.
3. Minimal İnvaziv Glokom Cerrahisi (MIGS)
Minimal İnvaziv Glokom Cerrahisi (MIGS), daha hafif glokom vakalarında veya katarakt ameliyatı ile birlikte uygulanabilen bir cerrahi yöntemdir. MIGS, geleneksel glokom cerrahilerine göre daha az risk taşıyan bir yaklaşımdır.
- Nasıl Çalışır?: Gözdeki drenaj yollarını genişletmek için küçük implantlar yerleştirilir veya mikro cerrahi aletlerle göz içi basıncını düşüren müdahaleler yapılır. MIGS, genellikle küçük kesilerle uygulanır ve daha az invazivdir.
- Avantajları: Daha az komplikasyon riski ve daha hızlı iyileşme süresi sunar. Hafif glokom vakalarında etkili olabilir.
- Riskler ve Yan Etkiler: Diğer cerrahi yöntemlere göre daha az etkilidir, ancak düşük riskli vakalarda tercih edilebilir.
MIGS İle Yapılan İşlemler:
- iStent: Gözdeki drenaj sistemine minik bir tüp yerleştirilir ve göz içi sıvısının daha kolay akışını sağlar.
- XEN Gel Stent: Jel benzeri bir şant yerleştirilir ve göz içi sıvısının göz dışına akmasını sağlar.
- Trabeküloplasti: Gözdeki drenaj kanalları genişletilir.
4. Lazer Trabeküloplasti
Lazer trabeküloplasti, açık açılı glokom tedavisinde kullanılan bir lazer tedavi yöntemidir. Bu işlem, gözdeki trabeküler ağı genişleterek göz içi sıvısının daha iyi akmasını sağlar.
- Nasıl Çalışır?: Lazer ışığı, gözün drenaj sistemine odaklanarak drenaj kanallarının genişlemesini sağlar. Bu, göz içi basıncını düşürür.
- Avantajları: İşlem kısa sürer, ameliyata göre daha az invazivdir ve genellikle lokal anestezi altında yapılır. Tedavi sonrası hızlı iyileşme görülür.
- Riskler ve Yan Etkiler: Lazer tedavisinin etkisi zamanla azalabilir ve yeniden yapılması gerekebilir. Ayrıca nadiren göz içi basıncında geçici artış olabilir.
5. Lazer İridektomi
Lazer iridektomi, kapalı açılı glokom tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Bu işlem sırasında, gözdeki iris tabakasında küçük bir delik açılarak göz içi sıvısının akışını sağlamak amaçlanır.
- Nasıl Çalışır?: Lazer ile gözün iris tabakasında küçük bir açıklık oluşturulur. Bu açıklık, göz içi sıvısının iris arkasında birikmesini engeller ve göz içi basıncını düşürür.
- Avantajları: Akut glokom krizlerini önlemek için hızlı ve etkili bir çözümdür. Aynı zamanda kapalı açılı glokom için koruyucu bir tedavi yöntemi olarak da kullanılır.
- Riskler ve Yan Etkiler: Hafif göz ağrısı, ışığa hassasiyet ve geçici bulanık görme gibi yan etkiler olabilir.
6. Siklik Fotokoagülasyon
Siklik fotokoagülasyon, diğer tedavi seçeneklerinin yeterli olmadığı durumlarda gözdeki sıvı üretimini azaltmak için kullanılan bir lazer tedavisidir.
- Nasıl Çalışır?: Lazerle gözdeki sıvı üreten yapılar hedef alınarak sıvı üretimi azaltılır. Bu işlem genellikle göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olur.
- Avantajları: Diğer tedavilere yanıt vermeyen vakalarda etkili olabilir.
- Riskler ve Yan Etkiler: Gözdeki yapılar üzerinde kalıcı hasar bırakabileceğinden dikkatli uygulanması gerekir.
Ameliyat Sonrası Bakım ve İyileşme
Glokom ameliyatlarından sonra, gözün iyileşmesi ve ameliyatın başarısının devam etmesi için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır:
- Göz Damlası Kullanımı: Ameliyat sonrası enfeksiyonu önlemek ve gözdeki iltihaplanmayı azaltmak için doktorunuzun reçete ettiği göz damlalarını düzenli kullanmak gerekir.
- Düzenli Kontroller: Ameliyat sonrasında doktorunuz düzenli aralıklarla göz muayenesi yaparak göz içi basıncını kontrol eder.
- İyileşme Süreci: Ameliyat sonrası birkaç gün ila birkaç hafta sürebilecek bir iyileşme dönemi olabilir. Bu süre zarfında ağır egzersizlerden ve gözün yorulmasına neden olabilecek aktivitelerden kaçınılması gerekir.
- Göz Koruması: Ameliyat sonrası dönemde gözünüzü travmalardan ve enfeksiyonlardan korumak için göz bandı veya koruyucu gözlük kullanmanız gerekebilir.
Sonuç
Glokom ameliyatları, göz içi basıncını kontrol altına almak için etkili ve kalıcı çözümler sunabilir. Göz damlası ve ilaç tedavisi yeterli olmadığında, cerrahi müdahaleler göz içi basıncını düşürerek optik sinir hasarını önleyebilir. Her glokom hastası için uygun tedavi yöntemi, hastalığın türüne, ciddiyetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Glokom cerrahisinin ardından düzenli doktor kontrolleri ve uygun bakım, ameliyatın başarısı için çok önemlidir.
Göz Tansiyonu (Göz İçi Basıncı) Kaç Olmalı?
Göz içi basıncı, tıpkı kan basıncı gibi her kişide farklılık gösterebilir. Ancak sağlıklı bir gözde göz içi basıncının normal aralığı genellikle 10 ila 21 mmHg (milimetre cıva) arasında olmalıdır. Bu değerlerin üzerinde ya da altında bir basınç optik sinir hasarına yol açabilir ve glokom gibi ciddi göz hastalıklarının gelişmesine neden olabilir.
Göz İçi Basıncı (Göz Tansiyonu) Hangi Durumlarda Tehlikelidir?
- 10-21 mmHg: Göz içi basıncının bu aralıkta olması normal kabul edilir. Bu aralıkta göz tansiyonunuz varsa, göz sağlığınız büyük olasılıkla normaldir, ancak glokom gibi hastalıklar sadece basınca bağlı olarak ortaya çıkmayabilir. Bu nedenle düzenli göz muayenesi önemlidir.
- 21 mmHg Üzeri: Göz içi basıncının 21 mmHg'den yüksek olması, oküler hipertansiyon olarak adlandırılır ve glokom için risk faktörüdür. Ancak yüksek göz içi basıncı her zaman glokom anlamına gelmez, ancak optik sinir zarar görebileceği için düzenli kontrol edilmesi gerekir.
- 24-30 mmHg: Bu seviyelerde göz içi basıncı yüksek kabul edilir ve tedavi gerektirebilir. Bu değerler glokomun ilerlemesine neden olabilir ve görme kaybına yol açabilir.
- 30 mmHg Üzeri: Göz içi basıncının 30 mmHg'nin üzerinde olması, acil müdahale gerektiren bir durumdur. Bu kadar yüksek bir basınç optik sinirde hızlı bir şekilde hasara yol açabilir ve kalıcı görme kaybı meydana gelebilir.
Düşük Göz İçi Basıncı
Göz içi basıncı sadece yüksek değil, aynı zamanda düşük de olabilir. Göz içi basıncının 10 mmHg'nin altında olması da göz sağlığı için zararlı olabilir. Hipotoni olarak adlandırılan bu durum, göz yapılarının normal çalışmasını engelleyebilir ve görme kaybına neden olabilir.
Göz İçi Basıncı Neden Değişir?
Göz içi basıncı, gözün ön kısmında bulunan aköz hümör adı verilen sıvının üretimi ve drenajı arasındaki dengenin bozulması sonucu artabilir veya azalabilir. Göz tansiyonunu etkileyen faktörler şunlar olabilir:
- Yaş: Yaşlandıkça göz içi basıncı değişebilir.
- Genetik Yatkınlık: Ailede glokom öyküsü olan kişilerde göz içi basıncı yüksek olabilir.
- Travmalar: Göz yaralanmaları göz içi basıncını artırabilir veya azaltabilir.
- İlaç Kullanımı: Kortikosteroid içeren ilaçlar uzun süreli kullanıldığında göz içi basıncını artırabilir.
- Hastalıklar: Diyabet, hipertansiyon gibi sistemik hastalıklar da göz içi basıncını etkileyebilir.
Göz İçi Basıncı Nasıl Ölçülür?
Göz içi basıncını ölçmek için kullanılan temel yöntemlerden biri tonometri testidir. Bu test sırasında, gözün direnci ölçülerek basıncın ne kadar olduğu tespit edilir. Tonometri testleri genellikle göz doktorunuz tarafından düzenli kontroller sırasında yapılır.
Sonuç
Sağlıklı bir gözde göz içi basıncı 10-21 mmHg arasında olmalıdır. 21 mmHg'nin üzerindeki göz içi basıncı, glokom ve diğer göz hastalıkları için risk oluşturabilir. Düzenli göz muayenesi, göz içi basıncının kontrol edilmesi ve olası bir sorunun erken teşhis edilmesi açısından çok önemlidir. Eğer göz tansiyonunuz yüksekse veya risk faktörleriniz varsa, doktorunuzun önerdiği tedavi planına uymak ve kontrolleri aksatmamak gereklidir.
Göz Tansiyonunu (Göz İçi Basıncını) Nasıl Düşürürsünüz?
Glokom, göz içi basıncının (göz tansiyonu) artması sonucu optik sinirin zarar görmesiyle meydana gelir ve tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına yol açabilir. Göz tansiyonunun yükselmesi kontrol altına alınmadığında, optik sinir üzerindeki baskı artar ve bu da glokomun ilerlemesine neden olur. Göz tansiyonunu düşürmek için çeşitli tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı değişiklikleri uygulanabilir.
İşte göz tansiyonunu düşürmek için yapabileceğiniz tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı önerileri:
1. Göz Damlaları
Göz tansiyonunu düşürmenin en yaygın ve etkili yolu göz damlası tedavisidir. Doktorunuzun reçete ettiği göz damlaları, göz içi basıncını azaltarak optik sinir üzerindeki baskıyı hafifletir. Göz damlaları farklı etki mekanizmaları ile çalışır:
- Prostaglandin Analogları: Gözdeki sıvı drenajını artırır.
- Beta Blokerler: Göz içi sıvı üretimini azaltır.
- Alfa Agonistler ve Karbonik Anhidraz İnhibitörleri: Hem sıvı üretimini azaltır hem de sıvının dışarı çıkışını artırır.
Damlaları düzenli ve doktorun önerdiği şekilde kullanmak çok önemlidir. Aksi takdirde göz içi basıncı yeterince kontrol altına alınamayabilir.
2. Lazer Tedavisi
Eğer göz damlaları göz içi basıncını yeterince düşürmezse, lazer tedavisi uygulanabilir. Lazer tedavisi, gözdeki sıvının dışarı çıkışını artırarak göz içi basıncını düşürür. Glokom tedavisinde yaygın olarak kullanılan lazer yöntemleri şunlardır:
- Lazer Trabeküloplasti: Açık açılı glokomda trabeküler ağın genişletilerek sıvının dışarı çıkmasını sağlar.
- Lazer İridektomi: Kapalı açılı glokomda iris üzerinde bir açıklık oluşturarak göz içi sıvısının drenajını sağlar.
3. Cerrahi Müdahale
Eğer ilaç ve lazer tedavileri yeterli olmazsa, cerrahi müdahaleler göz içi basıncını düşürmek için kullanılabilir. Glokom ameliyatları, gözdeki sıvının drenajını artırarak basıncı kontrol altına almayı hedefler:
- Trabekülektomi: Gözde yeni bir drenaj kanalı açarak sıvının çıkmasını sağlar.
- Glokom Şantı Ameliyatı: Göz içine ince bir tüp yerleştirilir ve sıvının bu tüp aracılığıyla dışarı akışı sağlanır.
- Minimal İnvaziv Glokom Cerrahisi (MIGS): Daha hafif vakalarda kullanılan minimal invaziv cerrahi yöntemlerdir.
4. Sağlıklı Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Yaşam tarzınızda yapacağınız bazı değişiklikler göz içi basıncını yönetmeye yardımcı olabilir. Bu öneriler, göz tansiyonunu kontrol altına almanızda destekleyici rol oynar:
Düzenli Egzersiz
- Orta düzeyde egzersiz yapmak (örneğin yürüyüş, yoga, yüzme) göz içi basıncını düşürebilir. Ancak ağır ve baş aşağı pozisyonlar göz içi basıncını artırabileceği için dikkatli olunmalıdır.
- Yoga yaparken baş aşağı duruşlardan kaçının.
Sağlıklı Beslenme
- Antioksidan açısından zengin yiyecekler tüketmek göz sağlığını destekler. Yeşil yapraklı sebzeler, havuç, omega-3 yağ asitleri içeren balıklar gibi gıdalar göz sağlığına iyi gelir.
- Tuz ve kafein tüketimini sınırlayın. Aşırı tuz tüketimi göz içi basıncını artırabilir. Aynı şekilde, fazla kafein tüketimi (kahve, çay) de geçici olarak göz içi basıncını yükseltebilir.
Sigara ve Alkol Tüketimini Azaltın
- Sigara ve aşırı alkol tüketimi, göz tansiyonunu olumsuz yönde etkileyebilir. Göz sağlığınızı korumak için bu alışkanlıkları sınırlamak önemlidir.
Stres Yönetimi
- Stres, göz içi basıncını artırabilir. Stres yönetimi için meditasyon, nefes egzersizleri, rahatlatıcı hobiler (resim yapma, yürüyüş) faydalı olabilir.
5. Uyku Pozisyonunuza Dikkat Edin
- Uyurken yüzüstü pozisyonda uyumaktan kaçının. Bu pozisyon göz içi basıncını artırabilir. Bunun yerine başınızı hafif yukarıda tutarak uyuyabilirsiniz.
- Özel yastıklar kullanarak başınızın biraz yüksekte kalmasını sağlayabilirsiniz.
6. Kafein Tüketimini Azaltın
- Fazla kafein tüketimi (kahve, çay) geçici olarak göz içi basıncını artırabilir. Kafein alımınızı sınırlamak, göz tansiyonunu dengelemeye yardımcı olabilir. Günde bir veya iki fincan kahveden fazlasını tüketmemeye dikkat edin.
7. Doktor Kontrollerini Aksatmayın
Göz içi basıncınızı düzenli olarak kontrol ettirmek, glokomun tedavi sürecinin bir parçasıdır. Göz doktorunuzla düzenli olarak yapacağınız kontrollerde:
- Göz içi basıncınız ölçülür.
- Optik sinir ve retina durumunuz izlenir.
- Gerekirse tedavi planı güncellenir.
Sonuç
Göz tansiyonunu kontrol altına almak, glokomun ilerlemesini durdurmak ve optik siniri korumak açısından büyük önem taşır. Göz damlaları, lazer tedavisi veya cerrahi müdahalelerle göz içi basıncınızı düşürebilirsiniz. Aynı zamanda sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ile göz sağlığınızı desteklemek de tedavinin önemli bir parçasıdır. Düzenli doktor kontrollerinizi aksatmayarak göz tansiyonunuzu yönetebilir ve glokomla başa çıkabilirsiniz.
Ailemde Glokom (Göz tansiyonu) var bende de olur mu?
Ailenizde glokom (göz tansiyonu) öyküsü olması, sizin de bu hastalığa yakalanma riskinizi artırabilir. Genetik yatkınlık, glokom gelişiminde önemli bir faktördür ve aile üyelerinde glokom olan kişilerde hastalık riski daha yüksektir. Ancak bu, kesinlikle glokom gelişeceğiniz anlamına gelmez. Düzenli göz muayeneleri yaptırarak glokomu erken teşhis edebilir ve tedavi edebilirsiniz. Ama özellikle 1. derece akrabalarınızda (anne, baba, kardeşler) glokom varsa 40 yaşından sonra 2 senede bir, 50 yaşından sonra da senede bir göz tansiyonu ve glokom testleriyle kontrollerinizi yaptırmanız gerekir.
Glokom genellikle sinsi bir şekilde ilerlediği için erken teşhis çok önemlidir. Bu nedenle, özellikle ailede glokom öyküsü olan kişiler, göz içi basıncını düzenli olarak kontrol ettirmeli ve optik sinir hasarını gözlemlemek için göz doktoru kontrollerini aksatmamalıdır.

